yaşamözüm_URAS'ım

yaşamözüm_URAS'ım
gülüşün en büyük hazzı verir hayatıma...

28 Ocak 2012 Cumartesi

geçen haftanın özeti...




     Geçermi ki? dediğim berbat haftayı gözümde uçuşup duran sinek kanatlarına  iki tanesini daha ekleyerek bitirdim...
     En büyük şeftim bu hafta herkesi patron ızdırabından kurtardım. Çalışan personelin yarısı  hergün bir bahane bularak işe gelmedi.( birçoğunun çocuğu hastaydı KIYAMAZDIM, bitmiş sağlık raporları vardı GENE KIYAMAZDIM çoğununda  çocuğu 15 tatil için evdeydi GENE GENE KIYAMAZDIM)





   Hepsine belirli gün ve saatlerde işleri aksatmayacak şekilde izin verdim. Hatta son gün öğle arası kendimi tek başıma tekkeyi beklerken buldum. O arada bloğa gireyim mi zaten aç kaldım derken bilgisayar işlerinden hiç anlamadığım için girdiğim sayfalar görünür de büyük şef geldiğinde ne haltlar çevirdiğimi anlar diye vazgeçtim. Sadece mayın patlattım, bir iki kağıt falı açtım...( Hala kendi pcimde eski bir dostun  myspace fotoğrafları sayfası her tıklayışta altta açılıyor eşim geçenlerde bana birşey gösterirken gördüm ne edeceğimi bilemedim sil de diyemedim o da anladı mı anlamadı mı anladıysa da siliverseydi diye düşündüm evet müzisyendi ve hala kötü çalıyor , bir çıtırla birlikte mutlu görünüyor ...)




   Sonra KOCAMAN KOCAMAN ADAM larla toplantılara katıldım  herkes kekik çayı söylerken ben çay söyledim (tek bayandım ve ilk bana sorulmuştu alengirli çaylar olacağını düşünmedim)odayı mis gibi kekik kokusu kaplayınca memelerimin şiştiğini hissedip ikinci turda herkes çay içerken ben kekik çayı içtim...
   Sululuk yapasım geldi yapamadım   bacaklarımı ellerimi nasıl nereye koyacağımı bilemedim muhabbetleri o derece seviyeliydi ki kendimi konuşurken NİRVANA da gibi hissettim ,iyiki büyük şef değilim diye de her saniyesinde içimden dualar ettim...Toplantı uzayıpda yemek faslıda beraber olunca hepten kafayı sıyıracağımı düşündüm. Nitekim plastik çatalı ilk lokmamda kırdım. Herkesin çatalının kırıldığını görünce bir nebze sakinleşip kalan pideleri mideye indirdim. Yemekte neyseki yemek konusu işleniyordu. En güzel restaurant nerde yok orası yok burası derlerken hepsinde de yemek yediğimi  karşı taraftakiler anlayınca ''NİHAL HANIM DAMAK TADINIZI TAKDİR ETTİM'' gibi bir yorum gelince bu iyi bişey mi kötü bişey mi karar veremedim...





  Cuma sabahı saçlarımı bile tarayamadan güne başladım işte sabahlamıştım ve artık hiçbir şey (uyumak dışında) umurumda değildi.Şeflik çok yakıştı diyenler son gün yalakalığa gerek yok diye mi yoksa gerçektende berbat göründüğümden mi ''ÇOK KÖTÜ GÖRÜNÜYORSUNUZ''diyerek beni teselli etmeye çalıştılar...

     Ve tekrar tekrar anladım ki asla LİDER VASIFLI bir kişilik değilim...






    Uras beş gündür teyzesindeydi...Uras beş gündür mutluydu...Urassız beş gündür mutsuzdum ve Urasıma kavuştum...
  
    Topuklu giymekten ayaklarım hala sızlar vaziyette, makyaj yapmaktan pul pul dökülen suratımla, göz altı morluklarımla DERİNNNNNN BİR UYKU çektim...

   yuppppiiii haftasonuuuuu....

21 Ocak 2012 Cumartesi

hastalık günleri...





Havalar buz kesdi bu hafta...Çarşamba akşamı başlayıp düşmeyen ateş perşembe saat 2.00 itibarı ile başlanan antibiyotiğe rağmen bu öğlene kadar devam etti...(not düşülsün hep AB tarihlerini unutuyorum)Sabahlamışım Uras'ın sayıklamaları eşliğinde. Sabah babamız nöbet çıkışı gelince azıcık sızmışım. Bu seferde iş yerindeki bir arkadaşın bebeğini görmeye gitmem gerek eşim  Uras a bakamaz heran işyerinden çağrılabilir. Aldım gittim bende...( hemen hemen çoğu çocuk hasta yada ab kullanıyordu arkadaşlardan getir çocuğu ısrarları sonucu)
Çok sevindi paşa en az 10 çocuk irili ufaklı resmen şaşkına döndü. Hepsini tek tek gözlemledi.Tam bir beyefendiydi çocukların içinde ...
 Kızlardan biri sürekli Uras ın yanında seviyor okşuyor oğlanlar şımarıyor tam bir curcuna koptu...

''Anne ne çok arkadaşın varmış senin benimde çok arkadaşım oldu ''dedi...

O yaramaz abiler kıza '' sen bebeksin'' deyip durdukları için o kız çok ağladı dedi...

ve ilkkez gerçek yaşını söyledi çocuklara genelde 40 yaşındayım 15 yaşındayım derdi ...

Teyzelerden birisinin sorusunu yanlış cevaplayınca '' bazen dikkatsiz olabiliyorum'' dedi ...





Bana gelince 15 tatil itibariyle tam gaz çalışacağım. Her 15 tatilde olduğu gibi, herkes çoluk çocuk derdine izne ayrıldı büyük patron bile. Yerine gene ben bakacağım işimin en sevmediğim kısmı...Gece mesailerimde var gece mesaisi sonrası izinde yok bu sefer...Elbet benim oğlumda okullu olur bende gerine gerine bende izne ayrılacağım derim bir şubat tatilinde de...

     Şimdi gidip senelik uykumu uyuyacağım izninizle...





16 Ocak 2012 Pazartesi

haftasonu gezmeleri; Bozdağ...




   2011 aklımda kalanlarını yazamadan 2012 geldi...Toparlamaya imkan ve zaman yok.
Bu sene daha sık yazacağıma tekrar tekrar söz vererekten başlıyorum haftasonu gezmelerimize...
   Kış başladığından beri hiçbir soğuk havayı kaçırmıyoruz gezmek için.Kahvaltıya diye çıkıyoruz dağ taş gezerken buluyoruz kendimizi...Bu sefer  Bozdağ diye çıkıp hava soğuk vazgeçelim mi derken Uras '' Anne kar görmeyecekmiydik söz vermiştiniz'' diye sorunca  rotayı tekrar Bozdağ'a çevirdik.



  Elbet Bozdağ'a giderken kırk kere durduk kalktık. Hahhh burası da güzelmiş, burda çay varmıdır ki? biraz soluklanalım mı? vs vs vs...
  Köprüden geçerken Uras ''LONDON BRIDGEEEE GÖRDÜMMM '' diye çığlık attı. DURDUK...
  Uras'a göre her yukarıda ki şekildeki köprü Londra Köprüsü. En sevdiği şarkı da London bridge is falling down ( Uras hala türkçe şarkı ezberleyemiyor )
   Kırk kez geçmişizmidir ki köprüden???


  Ben de yukarıdaki köprüye bayıldım ama geçmeyi gözümüz kesmedi...Misss misss miss...Yağmur da yağıyor hafiften...




Dere boyunca ilerledik yukarı ,Uras dünden hevesli...
  Baba bu su nerden geliyor?Derenin ilk çıktığı yere gidelim mi? Ben yürüyebilirim kiiiii???
O kadar çıkamadık tabii...
  Semaverde çaylarımızı içtik alabalık yumurtalarının sağılmasını izledik.




Çok sevdiğimiz arkadaşlarımız var. Yeni geldiler iyi ki geldiler. Sürekli bizi motive eder durumdalar.
  ''Haftasonu biz uygunuz siz de uygunsanız  dışarı çıkalım'' ( dışarı çıkalımları doğaya çıkalım, fotoğraf çekelim yiyelim içelim eğlenelim)
   ''Uras'sız gitmeyiz biz mutlaka getirin ''
   ''Siz şımarık çocuk görmemişsiniz biz bakarız ona ''
Bu arada Uras hakkaten şımarmıyor oralarda...




Sonra bu çeşme başında soluklandık.Gene Uras karar verdi. Çeşme değil en sevdiği ÇINAR AĞAÇlarını görmesiydi nedeni...

   ''Anneeee birrr sürrüüüü çınarrrr varrrrr''
    ''Anneeee gerçek ağaçlarrr bunlar  ağzıdaaaa var gözüdee varrr burnu bilennn varrr ''
  ''Ben işte bu ağaçları demiştim ben işte bu ağaçlarıııı çok severimmm''

Bir çizgi film var ağaçlar boyanıyor kesiliyor ağaçlar konuşuyor Uras çok seviyor ordaki konuşan ağaçları her gece orman masalını kendi anlatıyor bu yüzden... (anlatabildiği tek masal)



                                                (gerçekten ağzı burnu yok mu şu çınarın?)
Çokkkk ağacınnn olduğuuuu bir sürü bir sürü 100 tane ağacın olduğu bir orman varmış.Ormanda bir sürü hayvanlar yaşarmış fare sincap kuş vs vs vs...Burdaki ağaçlar konuşurmuş ağzı gözü burnu elleriiii bilen varmış...Bir gün yaramaz insanlar gelmiş ağaçların üstüne boyayla sayılar yazmış 10 a kadar. 1,2,3 vs vs vs.Neden yazmışlar çünkü keseceklermiş .Neden keseceklermiş çünkü onlar yaramazmış ormandaki ağaçlar kesilir mi hiç? Kesilmezzzzz. Kurumuş ağaçlar kesilebilir.Kesip masa sandalye kalem yapacaklarmış .Ormandaki ağaçlar kesilmez o zaman yağmur yağmaz dereler akmaz hayvanlar su içemez  ben su içemem annem su içemez babam su içemez ben çok üzülürüm babam çok üzülür annem çok üzülür (sesi ağlamaklı olur )
  Sonra insanlar gelmiş testerelerle 1 numaralı ağacı kesmeye başlamışlar sincaplar bağırmış kaçmış hayvanlar hepsi bağırmış ağlamış sonra da palamut atmaya başlamışlar ağaçlar kollarıyla onları kovalamaya başlamış insanlarda korkmuş kaçmış .Anneee 1 numaralı ağacı çok dipten kesmemişler tekrar çıkabilir sen hiç üzülme sonra tekrar çıkabilir  masallll uzarrrr uzarrrr uzarrrr....

  

   
Vakit geç olmaya yağmur şiddetini artırmaya başlamışken biran evvel kar görmek için tekrar düştük yola..




Nihayet karrr göründüüü veeeee doya doya oynadık...



Bozdağ kayak merkezine ulaşamadık geç olmuştu geri dönüş yolu kalabalıktı ama kar hevesimizi aldık...




Kardan adam bile yaptık...
    Uras'a Şevvale anlatma neden beni götürmediniz diye üzülür dedik. Eve gelir gelmez Şevvale MERHABA demeden kar macerasını anlatmaya başladı :)))