yaşamözüm_URAS'ım

yaşamözüm_URAS'ım
gülüşün en büyük hazzı verir hayatıma...

24 Nisan 2011 Pazar

YÜRÜYEN ÇINAR...

   


Uras başlardan beri takıntılı bir çocuktu...
   Bir dönem cami takıntımız vardı. Anne demeden evvel kubbe minare demişliği var ...
bu dönemin yerini biçerdöver aldı sonrasında...Silindiri olur otları keser vs vs ilk cümlelerimiz hep bu biçerdöverle kuruldu...
   Ve 3. takıntılı dönem ağaç dönemi...Şükür şükür şükür...Biçerdöver görmek için saatlerce dolaştığımız gezidğimiz düşünülürse sağa baksan ağaç sola baksan ağaç şanslıyız bolca...



   Sürekli ağaçları gözlüyoruz yaprakları nasıl bu ne ağacıymış neler yapabiliriz vs vs vs...
   Çiçekler de , otlar da işin içine girmeye başladı.Aslanağzı çiçeğine gülüyor , gül kaktüs gene komik bulduklarından...Ayırt ediyor çoğunu...Bu ne ağacı anne? bu neden böyle ?diye sormasın istiyorum bu konuda cahilken ben ...
  
    Ve elbet onu en çok üzen kesilen ağaçlar...Ağaç kütüğü gördü mü gidip oturuyor bas bas bağırıyor...''Yeden kesmişler munu yayamaz insanlar yeden kesmişley ki? ağaçlay kesilmezzzzzzzzzzz...''




  En sevdiği de yaşlı çınar ağaçları...


   Gelelim asıl konuya...

     1. takıntılı kitabımız ''böğürtlen cini ve sarı gaga ''dan sonra dolabı çevirirken yakaladığım işte budur deyip sipariş verdiğim iki kitap sonrası da tam da beklediğim tepkiyi verdi minik kuş...

   Hem de çınar ağacı hem de yürüyor hem de gözleri varmış hem de komik burnu...Hem ağaçlar kesilirmiy miş? Konuda nasıl uymuş , Hem de sevdiği Atatürk'ü de varmış...
   Hastası olduk hastası...Her yere taşınıyor kitap...Büyükanne illallah dedi :)))
   Yeni sloganımız :
    ''AĞAÇLAR BİZİMDİR''

Doğayı sevsin dedik evlere giremedik abarttık mı ne???
   
  

 

17 Nisan 2011 Pazar

geçmiş zaman olur ki...



   İşimiz gücümüz biçerdöverdi  noktayı koyduk nihayetinde...Noktayı koyduran da ilkbaharın gelmesi oldu...
   Tüm dikkatimiz ağaçlarda ...

     '' Anneeeee ağaçlar kaç çeşit olabiliy diye soysana mana''

  ağaçlar kaç çeşit olur tatlım...

     çiçek açmış olabiliy,
     yaprakları yokmuş olabiliy,
     vaymış olabiliy  çam dibi palmiyyy dibi ( yaprakları dökmemiş çam palmiye)
    yanmış olabiliy(bkz: böğürtlen cini ve sarı gaga)
    kesilmiş olabiliy amaaaaa daha düzel yapyak çıksın diye...

Yaklaşık bir aydır evin yakınındaki çınar ağacını günde 3-4 kez ziyaret ediyoruz . Nihayet yaprakları çıkmaya başladı da sevindik...
 
  
   



  Uras büyüdü büyüdü kaprisle geldi geçti şubat- mart...
  Bir lokma bir saat ağızda nasıl tutulur  tutmasına tutulurda buna nasıl dayanılırrrrrr???
  çiğne tatlım , çiğneeee çiğneeee... o kadar çiğnemene gerek yok yut şimdi yuttttt yutttttt yutttttttttttttt...
   
   kısa vadeli planlarımız var...
   büyüyünce ne olacaksın tatlım?
                daha yukarı zıplayacağımmmm...
   yoldan geçerken küçük adam diyenlere feci sinirleniyor...
     küçük adam değilim men büyük adamım büyüdüm men göymüyoymusun?çok yemek yedim çok uyudum müyüdümmmm...

Kedi köpek peşinde geçiyor günlerimiz...




  Uyduruktan bişey yapmış velet ...
  Şevval mızıklıyor banada yaparmısın aynısından diye...
     '' yapamam men, bir kere yapabiliyoyum men , çünkü çabuk yoyuluyoyum men, kendime yapabiliyoyum bitek ''
  (aynısından yapamıcam demiyor da )





 kamyon , kepçe, traktör ...açıkhavada tadından yinmez...Bahar çoktan geldi bizim buralara ...
   uzun zamandır dışarılardayız...Büyükanne, anneanne, Şevval...
  Saymaya bayılıyor şu aralar...geç saydı erken kavradı...
  Sevdiği film; oyuncak hikayesi 3.
  Sevdiği kitap ; Gölde ( iribaşlardan kurbağa çıkma hikayesine bayılıyor )asetatlı kalemle yazılıp silinebilen sayılar kitabı ( süperrr bişiii )
  Sevdiği oyun; Tombala :)) yemek yapma oyunu, soru sorma oyunu ( Anne soysana mana bu nasıl olmuş diye , yasıl yaptın diye soysana mana...)tamircilik...
  Sevdiği oyuncak: tamir seti , geçen hafta koca oyuncakçı dükkanında kendisi beğendiği 3 ytl ye  uyduruktan bir mini kamyoneti( sitosmek koydu adını ne demekse artık )
 
  
 







 
  Bu arada annenin pabucu çoktan dama atıldı varsa yoksa babası...Herşeyiyle babası ilgilensin istiyor ...Ben ki bu durumdan çok bi mutluyum demeyin keyfime...

  Geçen arabadan indim beş dklığına bişey alıp dönücem babasına demişki
  '' baba annemi bıyakıp didelim mi üzülüy mü ''  o derece vahim yani son durum...

  Pazar sabahı babasıyla simit almaya gidiyorlar bende geleyim mi dedim...
  '' Sen gelme anne biz alıp gelelim hemen senin kafan çalışmaz '' dedi...
simit alıp gelmeye bile kafam basmıyor ...
  
  Elbette gece mesailerim çok etkiledi Urası ...


 
 O yeden öyle oluyoyyyyy?
 Yeden şimdi böyle olmuş?
 Yeden anne pekiiii yeden diyoyummmm sanaaa?
Bir de mantıksız neden soruları var ki gerçekten nedenini bilmek hiç istemediğim türden...
Öyle olması gerekiyordur belki de tatlım deyip kesdirdiğin anda da
   o ne demek anne pekiii? geliyor ardından ki neden sorusuna razı oluyorsun...


      Dışarda kalmaya o kadar alıştı ki geçen karşı komşuda
  '' buyda kalabiliymiyim buyda uyumak istiyoyum diye '' diye izin istedi bizden...

  Utanmalar bitti sayılır gene de kendini sevdirmeyi pek sevmiyor...
    Cafede kahvenin  yanında gelen kurabiyeleri çok beğendi ..
    git iste garson abiden dedik...
   iki tane aldı geldi yedi...
   bitti dedi
  o zaman çok alsaydın dedim...
   kalktı yerinden gitti garsonun yanına ceplerine doldurmaya başladı kurabiyeleri :)))

    bu arada salya sümük ishal kusma dura kalka devam etti...


   
    Kola zayaylı bişey, sidik demek kötü bişey...Kendim yapabiliyoyum men...Faykettim ki, Aklıma bir fikir düştü,
  Hala komik telaffuzları var yüskek(yüksek) şişmek(şimşek) ve 3.çoğul şahıs eki kullanımı hatalı( öylemi deniyordu buna unutmuşum gramer ; geldiniz mi? ettiniz mi? geldiz, ettiz şeklinde cevaplar...)

(  offf çok oldu bunları yazalı mart ortasıydı sanırım...Bir nisan postu hazırlamalı...Değişen çok şey var gene...)