yaşamözüm_URAS'ım

yaşamözüm_URAS'ım
gülüşün en büyük hazzı verir hayatıma...

30 Eylül 2010 Perşembe

hafta değerlendirmesi...


    Anne ;PAZARTESİ  işe başladı  saat 900 itibariyle hemen adaptasyon sağlayıp durmaksızın çalışdı... İş çıkışı Uras alındığında kusduğu ateşlendiğini öğrendi ...
  Uras hasta..İnmek bilmeyen ateş, yanıyorum anne diye sayıklayarak uyanmalar,  sabahlamalar vs vs vs...





   Anne SALI işe gidilesi değil... Gün boyu ateş düşürmece , oyunlar ...
   Uras ; babam nerde benimler , şurup içmem men ler...Her söylediğin şeye hı??? şeklinde cevap vermeler tekrarladığında gene hı??? demeler , 3 tekrardan sonra anlamadın mı Uras dediğinde gene hı??? lamalar...Bu mikroplar tüm hafızasını almış süpürmüş mü? kafamı buluyor yoksa bu yeni bir huy edinmemi???




   Anne;ÇARŞAMBA sabahı Pazar geceyide sayarsak 3 gecedir sayılı saat uyuduğu...ağzı burnu yamulmuş...Gribimsi seyir var vücutta...Adaçayı nanelimon ıhlamur yudumlayarak  çalışmakta...
   Uras ; sabah itibariyle ateş düşmüş değil , büyükanneyle geçecek gün ...Telefonda Anne işdim şuubumu, kusmadım men...
  
Eee??? Baba ? PS 3 almış gelmiş Haldun..3 gecenin uykusuzluğuna birde anne sızmışken sırtları tutulana , bilekleri ağrıyana kadar hayali masa tenisi müsabakası yapmış , üstünede WOW çakmış...






 Anne PERŞEMBE  hasta...Bir litreye yakın Taze üzüm şırası buldu bide altın çilek diye bişi getirmiş bir dost...Mide bulantısı ishal... Şıradan mı? çilektenmi? griptenmi?
   Uras; gribi satarsan iyileşirsin nihayet ateş düşmüş bir parça renk gelmiş yüzüne...

    Anne ŞUAN  itibariyle tamamen düzelmiş... Şıradan mı? altın çilektenmi belli değil????
  Uras uykuda...Biçerdöveri , şimşeği, polisi , itfaiyesi hepisi başucunda dizili durumda....
   Baba Konsolun başında  '' senle oynayalım mı?'' şeklinde anneyi kandırmaya çalışıyor oğlu yetmezmiş gibi...

    Ama ben artık oyun oynamak istemiyorummmmmmmmmmmmm...


  

26 Eylül 2010 Pazar

tatil yazısı son


Audioslave - Like A Stone
Yükleyen fuzz59. - Sanat ve animasyon videoları.




        Tatilin son gecesi...
        İçimden bir zerre en ufak bir zerre kadar işe gitme arzusu isteği heyecanı vs vs vs yok işte...
        Düşününce bile içi sıkılırmı ki insanın  yarın sabahı...
        Koçişin gözünün içine bakıyorum gitme desin diye... Ha o dese ne değişecek ki?
         işkoliğim ben yarın saat 900 itibariyle pür dikkat işe odaklanmış olurum...
        ama yok yok bu sefer hiç gidilesi yok...
Uras da iyice alıştı gibi bize,
  yarın büyükanneye gideceksin seni çok özlemiş dedim
       ditmem ben büyükanneye dedi...
    sabah ola hayrola...
       
       

25 Eylül 2010 Cumartesi

İlhan İrem severmisiniz???


   Yıl 2006... Buralara yenice gelip adaptasyon bunalımındayım... Çılgınca bişey oldu... Çılgıncaydı çünkü 14 yıldır konser vermeyen İlhan İrem'' ayrılıklarında sonu var konserleriyle  İzmirime geliyordu... Bir yığın mutluluk içersinde biletleri alıp beklemeye başladık... 7 ekimdi sanırım...Hoppp bir haber İzmir konseri iptal İrem hasta :(((
   Ama mutlaka yapılacak... Tarih belirlendi...Koşa koşa gittim kardeşimide alıp yanıma... Eş dost toplandık zibil gibi yağmur var ama ne yağmur fuardayız her yer göl...Yok yok mutlaka yapılır yağmurluk dağıtılacakmış...Bekle bekle bekle  yağmur dinmez ...
   Hopp bi haber konser iptal...Bu yağmurda mümkün değil...Eve döndük niye o gece kalmadık unuttum ama otobüsdeki halimiz içler acısıydı...
  Sonra kış geldi geçti ... biletler hala cepte... Mayıs geldi...Konser yapılacak bu sefer hemde kapalı salonda... Kardeşim hamile  gelemedi bu sefer...Saliha ve taaaa İstanbulllardan konser için gelen bir dostla gittik konsere...
   Ve işte İrem karşımızda... Hayatımdaki en güzel konserdir...Bi  daha bi daha bi daha  kerelerce sıkılmadan gidebileceğim...
   Ve işte gene geliyor İrem...9 ekimde İzmirde... Kesin yağmur yağar kesin bi hastalık yada bi iş çıkar ben hiç plan yapmamayı öğrendim ama  keşke keşke gidebilsem genede kerelerce...
   dua edin olur mu???

24 Eylül 2010 Cuma

tatil yazısı 3





Saliha' m;



    Seni yazarken hep ağlamaklı oluyorum ben , içim hem güzelleşiyor hem koskocaman özlemle burkuluyor...Hala kahkahaların kulaklarımda , nasihatların,  içsel yolculuğunun sesi...
     Çokkkk özlemiştim ya hani tatil seni görmeden bitecek diye ödüm kopuyordu ya, hani ilk günden beri aksilikler peşimi bırakmamıştı ya olsun bir gece yada bir saat görüp gelmeliydim ya...
    Ve uçtuk gittik işte...
   Uras Nisan a geldi ben sana...






    Plan yapmayalım hep olmuyor aklıma bile getirmedim hiç hatta topuklu ayakkabımı bile öylesine aldım yürüyemezken...



   Kahkahalarla güldün kürdan çıkartılırken ameliyathanede  telefonda... Bak kızım kırsan bile ayağını geleceksin ...iki gece yeter...





   Geldim... Sen İzmir'din, İzmir sendi...







   İki yaramaz evin altını üstüne getirirken yoklukların hikayeleri bir bir dinlendi...Bir yandan çocuklar eğlendirildi yedirildi gezdirildi bir yandan özlemekler bastırıldı...



   Bu gece onlar çıksın yarın biz çıkalım Uras da ilk gece yadırgar belki yatağını  dendi...Ertesi gün hiç koşulsuz gün boyu bilgisayar marketlerinde akşamlayan eşlere gık bile edilmedi..Urasın ateşi diştendir dendi...




       Ben oyalarım eşini bişi olmaz Uras da bana emanet...deyip göz kırpınca da Dost ve eşimde Salihayı hem kıramaz hem kıyamaz durumlarında Uyutup çıkacaksan sorun olmaz dedi istemeye istemeye...Bunun neresi istemeye ki? 3 yıldır her pazartesi dışarı çıkmıyormuydu ? Bir gece de ben çıkmışım ... kaç yıl olmuş hem gece çıkmayalı Urassız 2 küsur yıl...





   Koşarak çıktım uçarak mı demeliyim fotoğraf makinesini unutmuşuzda Saliha dönüp alayım dediğinde alma nolur geri dönme deyivermişim ...




   İzmir'im Saliha'm ve gece... Abartılı güzel bir gece...Eski günlerdeki gibi bir gece...Rüyada gibi bir gece...
     Durmaksızın gülebilirmi insan??? Gülmeye bu kadar mı hasretmişim ben...Neye güldüğümüzü bile bilmeden...
   Uras mı? aklımın ucuna bile düşmedi desem kötü bir anne mi olurum ki ben?
    Ve bitti gece ...
    döndük sabah... Çokca görüşülecek aranacak varken yarıda kesip...Bir dahakine daha uzun sözü verilerek...Urasın eve ditcem men lerinden sıkılarak...
   
    Nisan Urasa  iyi geldi sen  bana...

  
  
  

     
 
  

23 Eylül 2010 Perşembe

tıpkı babası...

   





    Doğduğu gün bebeğe benziyordu beyaz kırmızı surat gözler yumuk yumuk tıpkı babası denmesine karşın...Birtek beni vardı belinde aynı babasınınki gibi...
   Birkaç gün sonra tıpkı babasını anlamaya başladım. VardaYEMEZ  babamız gibi bünyeden yemeye başlamıştı ufaklık...Süt vardı ama emmiyordu 4 kiloya yakın doğan yavrum birden aşırı sıcaklardanda sıvı kaybedip 3 kiloya düşmüştü...üstüne birde dehidratasyon ateşi...
    Tıpkı babasıydı beslemek zor oldu...Kayınvalidemin oğlunun ay ay bildiği kiloları ve diğer bebeklik değerleriyle birebir gitti...Hatta '' babası 4 ay emdi inşallah bu çok emer''ler bile ne yaptıysak tutmadı... 4 ay emdi . Tek fark ben süt sağmaya devam ettim sonrası...
    Uyku sorunsuzdu neyseki ,bulduğu sandalyede iki dk konuşmadan otursun horlamaya başlayan babamız gibi...



   Ek gıda emekleme yürüme harfi harfi herşeymi bu kadar onun kopyası olur du ki? Bana benzeten tek bi kul çıkmadı...Bana benzemediğinide sık sık annem hatırlattı...
   
   Sonra  huylar belirginleşmeye başladı sonra takıntılar sonra davranımlar...

  Gelelim şimdiye,

    Beslenme konusunda tıpkı babası... Yaklaşık 20 yıldır 56 kilo bir adam bir yıldır aynı kiloda  bi yavru...
    Eksisi  psikososyal  yaklaşımlar  ...
    Hiçmi yemek vermiyon sen bunlara, aaa bunuda mı yemez seninki??? Bak bide şu yemeyi dene istersen kesin sever???
  
    Annen  yaptı bu yemeği...
    Annem bu yemeği güzel yapmaz...
    Annen sen seviyorsun diye yaptı bu yemeği...
    Annem bu sefer güzel yapmamış işte....
    Daha yemedin ki?
    Olsun güzel görünmüyor!!!
   Peynir ekmek yokmuydu?

      Öğlende aynısını yedim canım istemiyor
    ne yedin?
    musakka
    bu musakka değil
    olsun içinde patlıcan yok mu?
    Yok salçalı köfte var
    olsun işte aynısı kıyma var...
   peynir ekmek yok mu???

   Oğlum bak bu barbunya hani beraber ayıklamıştık ya?
   Uyas barbunda dimezzz,  ben ekmek dicem...
   Ekmeğine çikolata süreyimmi  o zaman yada bal ?
   Uyas çitolata yimez  bal dimez ,ben ekmek sadece ekmek dicem...




    artısı Hamilelikte 30 kilo alan anne bir çırpıda verdi kiloları evde yemek yapma sorumluluğu  da kalktı...

    İnatçı bi o kadar da aksi  olması,  az biraz yaban  olması , giyim kuşamdan hiç anlamaması ne verirsen onu giymesi (ki urasda hiçbi kıyafet çekmecesini karıştırmadı şimdiye kadar) bir gördüğünü unutmaması,  oyunlardaki üstün becerileri( eşim pc oyun bağımlısı Uras da kendi oyunlarında yaşıtlarına göre oldukça başarılı) banyodan nefret etmeleri, su içmeye  aşırı düşkünlükleri, pohpohlanınca üstün başarı göstermeleri ,yabancı iki kişi görünce  önce içine kapanık durum sergileyip ısınma turundan sonra konuşmaya başlamaları, yürüyüşleri,  vs vs vs uzarda uzar konu...
  





   Şimdilik tvden ve bilgisayardan uzak tutuyoruz...Oda benim zorlamalarımla yoksa bir dönem tvkolik olmasına ramak kalmıştı...
   Son günlerde de ne zaman dışarı çıksak sıkılınca hemen eve gidelim demeler başladı tıpkıııı babasıııı...
    Ha tamam Urasınkiler belki her çocukta var da acaba hiç  büyümeyen  bizim babamız mı ki???




   dipnot: yazıyı burası için yazmıştım... Sosyal fobim varya mail atamadım :))) Bi de bugün Ayşe nin postunuda okuyunca yayınlamaya karar verdim... Son foto niye yan durdu anlayamadım???

  

        

   

20 Eylül 2010 Pazartesi

tatil yazısı 2


The Wrester Tribute [ITA] from acutilfosforo on Vimeo.



 Tatildeyiz ya gelsin aksilikler...
     1.haftanın talihsizliği Uras'ın hastalığı babamızın bitmeyen işleri...Buna rağmen gayet güzel geçti gitti...Gezmeler bolca oynamalar okumalar izlemeler...
    2. haftanın talihsizliği Anne kürdana bastı ve baş parmakla 2. parmak arasına yarım kürdan sıkıştı... Yarısı içerde dışardası yok kırık...Kürdanla pas atmaya çalıştı diyelim duvara...Nasıl olduğunuda kavrayabilmiş değilim acıdan...

      Neyse anestezi eşliğinde çıkardı babası...
      Çıkardınızmı dr bey?
      Yok birazı kaldı içerde artık evde herşeyin oyuncak olamayacağını anlatırsın oğlana   her bastığında...( sabah sabah oyalansın diye verilmişti eline oğlanın oda etrafa saçmış mış mış....)
      kaç dikiş attınız iç dikişte var mı dr bey?( babamızın en kıl olduğu soru)
     klasik cevap çok dikiş var iç dikişde var heheheeeee...( 4 dikişli iç dikişsizim )
    topuklu giyebilirmiyim dr bey?
     cevap yok...
    
    
   Tamda yarın bir İzmir yapsak mı ki derken ... Deme kızım bundan sonra sen hiçbişi...
   Bugün taze tarhanamız oluyor anne annede... Sabah mis gibi börülceli taze tarhana içtik Uras içmedi onuda öğlene denemek lazım...
   Biz hastanedeyken Uras karşı komşuda... Özlem ablası okullu ama çiğdem teyzesine hiç yaramazlık yapmamış... Uslu uslu oturmuş ...Tırstı sanırım...
   Ya Uras a batsaydı...İstesede vermezdim tatil ya işte geniş oluyo insan nasıl verdim ki ben o kürdanları...
   
     Çokkkk sevdiğim en sevdiğim miki ruku mun  sevdiğim filminden sevdiğim bir ses ...Vermediler işte oscarı :(((  Bu kadarmı yakışır bi adama saç topuzu :))))


  
 

16 Eylül 2010 Perşembe

tatil yazısı 1

      


     Tatildeyiz bu hafta plan mlan yok deniz sezonunu çoktan kapattık ...hani bir İzmir görüp gelsem ...Başkada bişey istemem... 
    Hasta başladık Pazartesi... Ateş ishal...Ne güzel kahvaltı yapmıştık da uyku sonrası çıktı gitti hepsi...Zorlama yok telaş yok doktor yok bu sefer tahlil de yok...tatildeyiz ya kendi başının çaresine bakacaksın :)))

   Olmadı tabi sabahladık nöbetleşe:))




   Salı dayanamayıp çıktık gezdik...Çarşamba soluğu anneannede aldık  Uras ın ısrarı üzerine...Bugünde Denizli deydik...Yarın kısa bir süre bakıcına git gel hem bi araban kalmış sayıklayıp duruyorsun bahane olur ...




Before Sunrise from Ando on Vimeo.






   Güzel güzel yazdım seni bir önceki yazıda...Not almak anlamında...Sonradan okurum...İyi gelir...Hem bu yazıları toplamayı düşünüyorum .. bu arada eski gelişim durumlarınıda eklemeli...ne zaman yürüdü ne zaman emekledi vs vs...
   Kaba motor gelişimin hep geriden gitti bunda benim obsesyonlarımın etkisi büyük ...kucaktan yere koymamalar  aman düşme ben tutarımlar vs vs vs...
   Birde benden daha obsesif bakıcı eklenince hayatın daha bir çekilmez oldu farkındayım belkide gözümüzün içine baka baka atlamalarının, şımarıklıklarının tek nedeni bu aşırı ilgi...
  Ama olamıyorum işte rahat ne kadar bıdı bıdı etsemde bunu edemiyorum sinemaya gidemiyorum vs vs vs genede senle vakit geçirmek daha keyifli...zaten bak dayılanmaların başladı İki arkadaş görünce gözün beni görmez oldu...Şunun şurasında haftaiçi sayılı saat seni görmelerim...
       
     Bol bol oynuyoruz...Dışarı çıkınca hadi eve didelimlerin başladı iki gündür çok mutlu oluyorum...
     Kreş düşüncelerim yok en azından bu kış için ;iyi kreş yok bir kendi kendine yemiyorsun iki, yemediğinden sık hastalanıyorsun üç bide birkaç keredir ben okula ditmem deyip duruyorsun bu dört :)))
    Büyükannen tatil dönüşü havalar boazarsa bize gelmeye başlayacak  bu kötü... O zaman işe giderken gitme annelerin başlarmı ki?
   şimdilik buralardayız sendeyiz senleyiz...
   
    
 
   
Closer Soundtrack from vanimedle11 on Vimeo.

15 Eylül 2010 Çarşamba

2 yaş 2 ay...





    Aylık dergi bağımlılığımı sınırlandırdım enson kucak kucak yemek kitabı veriyor diye evin her köşesi yemek dergisi olunca ve ben içinden birtek bile yemek yapmamışken dur dedim olaya... 3ü benim biri eşimin biride Urasın 5 taneye indirdik aylık dergi olayını.Genede diğerlerine de bakmadan geçemiyorum  gördüğüm yerde. Geçen gün anneyiz biz   dergisi koskoca bir kitap veriyor görünce aldım...İçinden çıkan kitapda bir annenin bloğundan yazılar vardı... Geçmişe yönelik geri dönmeler çok hoşuma gitti...Bende derleyeyim dedim Urasım ne alemlerde...



   


Konuşmalarımıza dikkat ediyoruz hemen taklit ediyor orda burda anlatıyor neyseki anlamıyorlar :)))








Kendim yicem kendim uyucam kendim yapcam vs arttıkça arttı...






bu ne o ne neden anyamadım larla dolu cümleler...






Bizden daha cesur çıkıp '' bez takma bana anne '' dedi çıkarttık ama geceleri uyuyunca bağlıyorum uykum çok derindir...






kesinlikle öptürüp sevdirmiyor babası gibi yaban biraz yabancılara karşı...Babasına çok yalakalanıyor ama babajım benimmmm diye diye...







çok komik deyip deyip gülüyor olur olmadık şeylere bu hali gerçekten çok komik :)))







 

tv seyretmiyor kesinlikle ama CARS  filmiyle yiyip içiyoruz oyuncakların katkısı büyük...hepsini sıralıyor hepsinin adını işini filmdeki görevini biliyor akşama kadar onlarla oynuyor ...tabiki yalnız değil...Hadi oyun kısmı tamamda birde gece masal kısmı var o sinir bozucu.


   
     Anne yayamaz ayabaları anlat, anne biçerdöveri anlat, anne mac anlat şişmek anlat nerdeyse tüm filmi anlattırmaya kalkıyor benim uykum geliyor ...Bu arada 1 yaşa kadar hiç sallanmadı Uras hep kendi kucağımda sızdı kaldı ama bakıcıda uyuyamayınca oda sallamaya alıştırdı ve şu aralar böyle gidiyor...Kendim uyucam diyor sallanmak istemiyor ama bir saat geçiyor herşeyi yapıyoruz ama uykuya dalamıyor bi beş dkda gidiyor zaten ayağa alınca öncesi masal kısmı uzun :)))




    Bu arada gene arabalarla oynamaya çok geç başladı erkek çocuklarına göre...Araba çeşitleri favorisi şu aralar..en sevdiğiyse tırlar...ve tabi itfaiye ambulans polis...hele bide sirenleri çalarak gidiyorlarsa...







oynarken kendi kendine hikaye uyduruyor ve hikayelerde çok yaratıcı onları dinlerken çok komik oluyor...





anne ben biçeydövey oydum fyank(frank biçerdöverin adı) otlayı biçiyom böööle böllleee otlay çıkıyooo tavuk yemi çıkıyo buyamdan ,meytırla şişmeki yakayıcam şunlayda seyyyetsin beni(hepsini pistin kenarına dizmiş seyirci pozisyonunda) kaşyayımı çattım böööleee ışıııımı yaktımm şimdi yakalayım ben onlayı.....





Özlem ablasının oyunlarına bayılıyor bitek ona mıncıklatıyor kendini...





elleyip duymaaaa, bi kere öptün başka yok, dokunma saçlayıma amannnn amannnn amannnn...






Özlem ablasının annesini sevmiyor :))) Sen gelme diyor özlem gelsin...Özlemi hep eve çağırmaya geldiği için sanırım düşman bellemiş...





Bugün Özlem ablasının okulunda oy kullandık ilk kez okula girdi ama sevmedi :))) ben ditmem okula dedi...




 

Parkta büyük kaydıraklardan kayabiliyor artık hemde dönerlilerden :))






16 parçalı puzzleları yapabiliyor...






10 kadar sayıları biliyor ama saymıyor say deyince van tu tri fort diyor...

Tvnin matematik zekasını zayıflattığını söylüyorlar bir dönem tvyle yer içerdik ve hakikaten en az ilgili olduğu konu hala da sayılar...







Alfabenin birçok harfini öğrenmiş öğrenmesini istemediğimizden annenin ası babanın bsi şeklinde çoğu abc şeklinde değil. mesela h harfi sandalye T harfi masa ...çok soruyor söylemek zorunda kalıyorsun...Bu durum çok sinir bozucu oluyor yolda gördüğü harfleri okumaya çalışıyor...Aaa bu daha küçük değil mi? bilmiyor öğretmiyoruzlara inandıramıyorum.Bide bunu ukalaca yapıyor bu hoş değil  ;
   Durak levhasının yanında durup dedenin D si bu diyor...Sanki ben bilmiyorum gibi bide zaten bana söylemiyor yoldan geçenlere söylüyor aferim delisi gibi bişey oldu...Hem tüm ilgiyi kendine çekiyor hemde kendini sevdirtmiyor...





Trafik lambalarını ve anlamlarını biliyor...






   Şevvalle çok güzel oynuyor  ama diğer akranlarıyla aynı uyum yok...Biraz daha büyüklerle oynamayı seviyor...
   
   inatçı ve  şımarık bir çocuk...yapma deyince o an yapmasa bile aklına kazıyor biz onunla ilgilenmediğimiz bir anda koşup yapıyor...
    gıcıklık yaptığı anlar sıkça bile bile gözünün içine baka baka...yapabiliymiyim edebiliymiyimler kabalaştı arkadaş çevresi genişledikçe edeveeeeeeseneeee dedi geçen gün o ne yahu??? edebilirmisin annecim tatlım   
         amaaannnn edeveseneeeeeeeeeee ???
    
      tatlım ordan düşersin bak sonra kolun bacağın kırılır şurdan atla istersen?
      düşmem ben düşmem tolun bacaaam tırılmazzz...
     Tamam atla o zaman ama baz gibi kolun kırlabilir( buzz oyuncak hikayesindeki robot)
      o zaman baban   seni hastaneye götürür bandaj yapılır ayağına hani benim ayağımada yapılmıştıya onun gibi???
    babam beni o zaman hastaneye götütrmez tamiyciye dötürür tamiyciye dötürsün beni ...
     Tamam atla o zaman???
    sonsuzluk ve ötesiiiiiiiiiiiiiiiii  diyerek atlar ve düşer ağlar
    anneeee tyem süy tyemm bandaj yapma tyem süyyyyyy...
              yani boşuna konuşuyoruz...




    Hoplama atlama oyunu en sevdiği oyun nerden olursa farketmiyor kaldırımdan merdivenden koltuktan ordan burdan...

babamla geçen tartışıyorlar hoplama yaparken dedede atlıyor oda bi konuda anlaşamamışlar beni aldı götürdü  
    anne dedem yannış diyor
    ne diyorsun baba
     susuzluk beldesi
    yok baba öyle değil atlarken SONSUZLUK VE ÖTESİİİİİ diyeceksin...Hönk???

   


    Babasıyla iki dk o varken konuşamıyoruz ilgiyi hep kendinde istiyor...
   
    Rutinlerini seviyor... Sabah kalk salona geç yere yastığını götür yat biraz mayış sonra tam kahvaltı vakti kalk arabalarıyla oynamaya başla...
   
    Sonrada kahvaltıya arabalarını taşı onlarda yesin bahane ben yemicem :)))
   
    makarna köfte pilav favori  üçlüsü hala...Tv karşısında yedirmeye döndürdük işi gene son iki aydır bet beniz gidince...Kırk takla ataraktan...
  
    ceviziçi antep fıstığı badem sevdiği diğer üçlü...Hatta geçen babamız bunlar çok yağlı obez olurmuki diye saftirik bir soru sordu? sanki bir kilo yiyorda ama obez olmasından da korkmuyor değilim beslenme problemi olan çocuklar ilerde obeziteye daha yatkın oluyor... hani derler ya küçükken zayıf sonra şişman olur...

    


       Gece biberonu başucunda bazen bitiriyor  anneeeee suyum bitttiiii gittt doydurrrrr diye beni uyandırıp suyu hüpletip yatıyor...

     Babasından bişey isteyeceği zaman babası diye hitap ediyor( anne ağzı ) sinirlenince babasının adını söylüyor özellikle bir şeyi ikinci kez söylemiş ve hala baba kulak vermemişse ( gene anne ağzı) hayır kelimesini hiç kullanmıyor onun yerine amannnn amannn  diyor ( gene gene anne ağzı)

  

   
     giyinme konusunda da aynı babası ne giydirsen giyiyor hiç seçmiyor bakmıyor bile hatta. ve kesinlikle bu konuda kendim yapcam demiyor ama geçen bayram parasını çorabının içine sıkıştırmaya çalışırken gördüm pazarda pazarcı kadınlardan biri öyle yapıyordu ordan aklına geldi sanırım beceremedi elbet :))) çorap çıktı gitti...
    bide kıyafet hediye geldimi hiç beğenmiyor oyuncak değil diye:)))

   ha unutmadan tek gözle göz kırpma işaretini artık yapabiliyor pışıkkkkk  ;)))
  

  
  

12 Eylül 2010 Pazar

Uras bayramlarda...

  Bayramdan geriye kalanlar:


   Babamdaydık...
  Arife günü mezarlık ziyareti Uras eşliğinde...Anlamadı ama soruda sormadı zırlamadı da...

     1. gün : Uras en büyük yardımcım...Kapıya gelen çocuklara şeker dağıtıyor iyi bayramlar eşliğinde...
        Ev kalabalık ama hiç  mızıklamadı, paşa paşa dolandı durdu babaannesi olsa gurur duyardu eminim...
      sabah bayramlıklarını giyerken ;
     Anne ben geyin oydum
      sen damatsın şevval gelin...
   Anne tamam tamam ben damat oldum...
     bitek sabah kahvaltı sonrası bal jölesi yaptı kafasına extra banyo işi çıktı...


       Ödülü: park park park...



   2. Gün: eş dost ziyareti...Oralarda da şeker dağıtma görevi onun her ne kadar iki üç tanesini cebine sıkıştırmaya öncelik versede...
   
      birkaç önemli not:
    Uras babaannesini  hatırlıyormu bilemiyorum  kayınvalidemin ikizini ziyerete gittiğimizde ( o kadar çok benzerlerki teyzemle ben ilk yıllarda çok karıştırırdım)teyzem bir fotoğraftaki   annemi(annemin gençlik fotoğraflarından biri) sordu  unutmuşmu uras diye...
    Uras baktı baktı ve bu babaannem dedi...??? Çok garip... teyzemin torunu annemle teyzemi 9. ayında ayırmaya başlamıştı Uras baştan beri hiç karıştırmadı...hala hatırlıyormu acaba???
    Seryal ablası benim adımı söyleyemiyor çocuklar diye Urasa adını söyletmek için çok uğraştı gık demedi Uras... kapıdan çıkarken para verince Teşekkürler Seryal abla dedi :))))

   Son zamanlarda oldukça cimrileşen dedesinden 50 ytl kopardı bu da günün en büyük başarısı...

  
   
   Ödülü : çokkkk sevdiği dilinden düşürmediği biçerdöver araba seti...





    3. gün : Yok işte patladı enerji...Eve gelir gelmez dağıldı yer gök...Neyseki Öğle düğün yemeği...Peşinde 10 kişi seveyim diye çırpınırken bir yabanilik bir yaramazlık hali... Yerinde durmadı iki dk...
    Akşama sırf onun için düğün...
     Anne sen ne yapıyoysun?
  makyaj tatlım...
    Anne bende makmaj yapabiliymiyim?
   ???
   Bide ortalıkta rujum kalmış onu bulmuş bağırıyor bas bas
    şimdi makmaj zamanıııııııııııııııı...
    o zaman gel anneyi boya... dudaklarımı denk getirmeye çalışa çalışa boyadı ama dikey çizgilerle burnum çenem ruj içinde kaldı...
  


  Pistin ortasındaki en şımarık ve en küçük  çocuk benimki...
     Dönmeler zıplamalar geri geri gitmeler  biz ona bakıyormuyuz derken kaçmalar tırmanmalar vs vs...Gelin damat dans ederken etrafındaki çiçekleri toplamalar...Neyse maç var bahanesiyle pırrr kalkış...
   Yolda anne düğün anlat anne yayamaz uyas düğünü anlat...
   Önce ben anlatıyorum, sonra sen anlat diyorum oda anlatıyor sonra duruyor düzel olmadı sen anlat diyor :))) kendi anlattığını beğenmiyor...eee tabii ben efekt veriyorum anlatırken...

   Ödülü: ödül mödül yok sana bugün yayamaz uyas...




    Bir bayramda böyle geldi geçti...
şimdi sokakta kimi görsek '' iyi bayramlar'' diyoruz...cebimiz harçlık doldu karnımız çikolata...gömleklerin hepsi damatlık olarak ad değiştirdi...
   daha bir büyümüş geliyor daha bir akıllanmış daha bir çocuk...
  
    dipnot : bayramlıkları beyaz pantalon turuncu gömlek  ilk gün park sonrası siyaha boyandılar henüz kurumada...bayram fotolarıda kuzen Bilgeyle büyükamcasında...elimize geçer geçmez paylaşırız...

      
  
       
 
   

  
    

11 Eylül 2010 Cumartesi

uras'ım anneannede...





5 EYLÜL kutlamaları ...

Şeker Bayramı gelmeden  kutlamalarımız vardı geçen haftadan kalan birde rutin anneanne gezmeleri ...

5 Eylül buraların düşman işgalinden kurtuluşu şenlikleri...
Uras Aydın efelerini soluksuz seyretti...
Geçen pazar gününden bir kare...


Rutin haftasonu anneannede; dedemizin torunlar için ince kumla doldurduğu kum tepemizde kuzenler...Tepe artık kum havuzu oldu ine çıka :))






Kardeşimden yaşanmamış çocukluk karesi...
Sıkılmadan saatlerce oynatıyor kuzenleri...Şevval çok şanslı...Uras da...





Sonra kaplumbağa sevmeler, 


 kaplumbağanın işgenceden kurtuluş anı kim demiş kaplumbağalar yavaş gider diye tabana kuvvet valla...








Cumartesi  gecesi kardeşimde konakladık  bu da şevvalin bıldırcını... O gün ilk kez yumurta yapmış ben yicem ben yicem diye ufacık yumurtayı paylaşamadılar...

Uras gezenti oldu çıktı yatağı matağı yadırgamıyor hiç artık nerde sabah orda akşam misali...
hoşuna da gidiyor çok...
Bebekken çok çekmiştik hiçbiryerde uyuyamazdı :((



Şevvalinde yığınla oyuncağı var hepsiylede oynadı tek tek...Çoğunuda ben almışım...Bazı bizim oyuncakların aynısı var onları hemen pas geçiyor nasıl olsa evde var benim diye :))
Benim oysun mu bu şevval???
Bu benim oyabiliymi şevval???
Şevval vermedi tabii :)) Elimiz boş döndük paylaştı neyseki...





Tavuk yemlemeler...






Salyangoz Urasın ilk öğrendiği sevdiği kelimelerden biri... Belki anne babadan önce öğrenmişliği var...İlk öğrenip söylediği kelimeyse anten di burayada bir dipnot alalım( anten bebek telsizsizin anteni bu arada)



Burda salyangoz falı bakarken...






Goyunun yavyusu tuzuuuu...
Atın yavyusu  day...
İneğin yavyusu buzaaa...
Tavuun yavyusu  civciv...




Şevvalin babaannesine uğruyoruz gelişde geçişde...Çünkü taze süt alıyoruz her ne kadar Uras içmesede yoğurt yapıyorum...Hemde suni yem kullanmıyorlar... İnekte her sene onları ödüllendirip ikiz buzağı veriyor...İkiz buzağıları çekemedim çünkü bahçede koşturuyorlardı ...



Anne anneanneme diderken simit ayayım mı? Şevvalede ayayım mı?
Urasın alıp gittiği simitler eşliğinde çardakta mis gibi kahvaltı...
hemde ocak kızartması da var....



                                              Büyük yeğenden kalma arabamız...

     
     Bu kadar action varken ben olsamda her haftasonu gitmek isterim anneanneye...
                                       Benimde çokca işime geliyor...
                                Oturup iki satır bişey okuyabiliyorum...
          yoksa evde mümkün değil ne iş bitiyor nede Urasın oyunları...
   
      

7 Eylül 2010 Salı

bizim buralar...





Geçen yaz her cumartesi kendi annemlerin bahçe evindeydik yukarda görülen...Her pazarda kayınvalidemlerde...

Bu yazda pek bişey değişmedi ama Uras için çok değişim olduğu kesin...




Feride nin merak ettiği bahçe evimize komşu çilek bahçesi...damlama boruları görünen borucuklar...

Bu bahar bolca gelişde gidişte toplar yeriz artık... Annemler yaşlandı bu tür yorucu bahçe işleriyle uğraşamıyorlar...Bizde komşulardan yararlanıyoruz etinden sütünden...


 




Birkaç incir bahçemiz var...Bu evin bahçesindeki incir ağacından...Zeytin şeftali bahçelerimizde var bize yetecek kadar...







Üzümler organik ilaçsız :))) Urasın hit meyvesi...




Narlarda olmaya başlamış... Nar ekşisi soframızın vazgeçilmezi annem kendi yapar...



Ayvalarda bir aya kalmaz olur... Ayva tatlısını ne güzel yapardı kayınvalidem... Kırk kere öğretmeye çalıştıda heee deyip geçmiştim... keşke not alsaymışım :(((





Bunlar bu haftasonu cumartesiden görüntüler ...Bu zavallı erikde çiçek açmış çiçeği takipteyim gerçekten erik olacak mı???

Uras ne yaptı ne ettiyse başka bir postun konusu...

-Annesinin kuzusuuuuuuuuuu
     Annesinin kuzusu diiiillll
Nesiiii???
- annesinin kapdanıııııııııııı(kaplan )

hani hoplama parkında kaplan resmi varya işte ordan takkın :))))

Biz bu geceden valizleri hazırlayıp babama geçiyoruz... Cumartesiye kadar oralarda olacağız...

İyi bayramlar şimdiden hepinize....

6 Eylül 2010 Pazartesi

.... benden de sonsuz kadar...

      İki gündür bloğun başına geçip geçip hiçbirşey yazamayanlardanım bende...
      hiç tanımadan bilmeden bile ne çok üzülebiliyor insan...
Bu ne acıdır ki  sağımızı solumuzu şaşırtmışken bizim bile,  ailesinin durumunu düşünemez oluyorsun...
      sabır sabır sabır...

 İnsanoğlu ne dayanıklı bir canlıymış yeni yaşadığımız  kayınvalidemin ölümünden sonra kabullendiğim...
   Hiç unutmayacakmışsın gibi geliyor acı yapışıyor kalbine günlerce aylarca ruhsuz cansız bırakıyor ama sonradan gene geri dönüyorsun hayata...bir boşluk içinde devam ediyorsun yaşama... biraz daha boşvermiş olarak...

   Herkes kendi acısını yaşıyor... paylaştıkçada azalıyor...azalıyor mu?
 
  15 Nisan dı...
      Ani bir kalp bloğu bir çeşit kalp krizi yaşayıp peacemaker( kalp pili)taktırmıştık...3 haftaya varmadanda göçtü gitti... Hastaydı ama beklemiyorduk bir gün önceki 24 saatlik Holter ekg si normaldi cumaya kontrolü vardı sabah cansız bedenini bulduk... Kalp masajı yaparken gözyaşlarıma engel olamıyordum uyanmayacağını bilerek genede suni solunum yapmaya çalışıyordum ...Eşim bırak artık desede devam ediyordum en çaresiz anımdır halimdir...Oysa ne çok ölü ne çok ölüm görmüştüm  de hiçbirisinde bu kadar aciz hissetmemiştim kendimi...

   Gecesi güle oynaya dizisini seytemişken sabahına öyle bulmak heleki bizim evde olması hemde veda etmeden gitmesi çok sarstı bizi...

     Güzel bir insandı geldi  geçti   ama hep bir yerlerde içimizde...

    Haftasonuda donakaldık gene aynı duygu seli eşliğinde...
Nehir  sen de güle güle git güzelliklerinle...
  
  
   
    
 

5 Eylül 2010 Pazar

1 Eylül 2010 Çarşamba

hopppp hopppp hoppppaaaa...



Düneş ditmiş anne, hoplama parkına didebiliymiyiz anne?

Üç cümleden biri bu şekilde kurulmaya bşalayınca gözler habire güneş gitsin diye gölgelere bakıyorken  hoplama parkının yolunu tutuyoruz...

Bolca pop müzik eşliğinde  hopluyoruz...

Bazen yorulup  yatar pozisyon alıp tepetaklak kayıyoruz...

Aman bir keyif bir keyif ,kan ter içinde kalıyoruz...

Tapanmaz buyasıııı, ditmicem ben anne çığlıklarıyla kalkıyoruz...


Haftasonu Özlem ablasının eşliğinde bu şekil geçti...

Babamızın 30 ağustos nöbeti , ertesi gün nöbet izninde izmir de litvanya maçını seyretmeye gitmesi sebebiyle iki gün görüşemediler...

Babam neyde anne  sorularına anlamlı cevaplar bulmaya çalıştım...

nöbet ne ? maç ne?






Haldun un XXXL koçişin XXXS  litvanya formaları içinde laurel and hardy vari  ,eve sabahın seherinde girmeleriyle dün gece uyanıp halada uyuyamadım...

Sabah salona Uras nerde diye daldığımda Haldunun büyük bir horlama eşliğinde inip çıkan göbeğine odaklanmış olarak buldum...

O anki düşüncelerini bilmek isterdim hemde çok :)))

Uras hala zayıf şişmanı bilemiyor bir nevi şişman insan gördüğünde bu şişman deyip gösterir korkumdan yerin dibine girerimlerden ötürü...

Tam da öğretilecek zamandı baba zayıf amca şişman  ...
bozmadım artık sabah sabah keyiflerini...



Anne durmaksızın bunu okumaya çalışıyor...Altını çiziyor notlar alıyor durup düşünüyor vs vs...

Uras artık puzzle yapmaktan keyif alıyor, hamur yoğuruyor, kitap okuyor,  ençok da hopluyorrr hopluyorrr hopluyor...