yaşamözüm_URAS'ım

yaşamözüm_URAS'ım
gülüşün en büyük hazzı verir hayatıma...

12 Aralık 2011 Pazartesi

ordan burdan şurdan...



   Baba bugün neler yaptık biliyormusun? Parka gittik parktan dönerken benim parkta bulduğum PİRE TORBASINA kıskacımla bir sürü taş ,bir sürü yaprakkkk, bir sürüde ağaç kabuğu  topladım...
  Pire torbası ne oğlum?
  Anneeeeee parkta bulduğum torbabın adı neydi?
  Kese kağıdııı ...
  Pire torbası neydiii anneeeeee?
  Bugün okuduğumuz kitaptaki köpeğin adı...



    
      Legolarından  dört tane buğday tohum ekicisi yapmış( üç tohum eken borusu var birinden buğday birinden nohut birinden de ne alakaysa patlıcan ekiyor)

     Annecim birisini sana birisini kendime birisini de babama yaptım 4. süde dedemin...
    Hangi dedenin tatlım?
    Genç olan dedemin...
     Hangisi genç senin dedelerinden?
      Hani var ya evinde babamın oyuncak arabaları olan işte o dedemin?
     Ha anladım babanın babası olan dedenin...
    Evet o dedemin...

   Çocuğun kafası karışık kayınbabama yeni düğün yaptık ...
 (tarihe not düşülsün 26 kasım 2011 ciciannemiz ve cicimi cici bir kızkardeşimiz var... )       





     Parkta bir arkadaşıyla oynuyor ilk kez tanıştığı babaannesiyle gelmiş çocuk hiç babaanne dedi mi bilmiyorum ben duymadım biz oturduk onlar oynadı eve gelince uykuya yatmadan park masalında ben hep parka büyükannesiyle gelen Arda diye anlattım. Hiç düzeltmedi .Onunda annesi babası çalışıyor parka büyükannesi getirmiş sen de büyükannenle gidiyorsun diye...Hani kendimede ordan birşeyler çıkartacağım yada babaannen öldü vs vs durumlarına uzatmak istemedim.
  Eve babası gelince Ardayı anlatıyor ...
   Arda diye bir çocukla tanıştım park ta onunla oynadık onunda annesi babası çalışıyormuş.
   Kimle gelmiş peki parka büyükannesiyle mi?
   Hayır babaannesiyle...???
  (bana dönüp bir bakışı var ki sanki herşeyi biliyormuş gibi tırstım)
                                

    
     Annecim bak sana DENİZ yaptım burası senin denizin sen burda yüz tamam mı ? Sen denizi çok seviyorsun ya işte ondan yaptım ben bunu.( kurşunkalemle çizilmiş zigzaglar )
    Teşekkür ederim tatlım  çok mutlu oldum...

    (DENİZ görmek  istiyorummmmm ben diye bıdbıdlayıp durduğum  afakanların bastığı günün ertesi )

   DENİZ  GÖRDÜM GELDİM...


     

7 Aralık 2011 Çarşamba

yine yeni yenidennn Uras...




Anne yolların sonu olur mu?
Olur tatlım bazı yolların sonu olur hani anneannenin evine gidiyoruz ya o yolun sonunda kapı varya çıkmaz sokak o yolun sonudur o kapı mesela.
O yolu demiyorum anne.
Hangi yolları diyorsun tatlım.
Arabaların geçtiği çok arabaların geçtiği hani Şevvale gidiyoruz ya o yollardan geçiyoruz işte o yolları diyorum...
Sence olabilir mi tatlım?
Olur anne çooookkkk uzaklarda bizim hiç gitmediğimiz bilmediğimiz yerlerde sonu olabilir...
Nerden öğrendin bunu sen ?
Ben kendim düşündüm buldum kendim fikrimdi aklıma bi fikir gelmişti yaaa işte bu benim kendim fikrimdi.


Büyüyünce ne olacaksın sen Uras?
Doktor olabilirim babam gibi doktor olup işe gidip hasta bakarım ameliyat yaparım.Onları iyileştiririm.
Bence çok yorucu bir iş, bazen geceleri de eve gelmiyorsun nöbet tutuyorsun hani sen babanı özlüyorsun ya o gecelerde onun gibi ...(küçükten beyin yıkama hedef saptırma )
O zaman öğretmen olabilirim anne.
Süper olur hem çocuklarla oynarsın hem eğlenirsin hem öğretirsin.
Ne öğretirim mesela?
Alfabeyi, sayı saymayı oyun oynamayı...
Büyüyünce oyun oynanmaz ki anne?
Oynanabilir biz seninle oynuyoruz ya tatlım.
Hımmm...
O zaman büyüyünce baba olabilirmiyim anne??
(nerde hata yaptım öğretmeni anlatırkennnnnn???)



Anne sen nelerden korkuyorsun?
Düşüneyim bir hımmm..( O kadar çok şeyden korkuyorum ki hızdan, yüksekten, uçaktan, ölmekten, öldürmekten, hata yapmaktan , depremden, yüksek sesden  offfffffff sadece yalnız kalmaktan korkmuyorum galiba hayatım bir ızdırap olmuş benim Uras sen niye sordun bu soruyuuuuuuu)
yüksekten korkabilirim tatlım
gökdelen gibi mi?
Çok yüksek bir ağaca çıkmıştım bir kere ordan inmeye çalışırken korkmuştum onun gibi.
Anneeee çok komiksin ben yukarıııı çokkkk yukarı çıkmaktan hiç korkmam en tepeye bilen çıkabilirim...

KESİNLİKLE ÇOK KOMİĞİM ANNEM...




Gece yatmadan önce uslu çocuk yaramaz çocuk en yaramaz çocuk ve bağırgan çocuk masalı anlatılıyor son günlerde. 4 arkadaşta parka gidiyor . Masala başlamadan önce isimlerini söylettiriyor. Uras uslu çocuk ,baba bağırgan çocuk ,yaramaz çocuk anne, en yaramaz çocuk Atakan(hayali arkadaşımız uzun süredir nihayet bir oyun parkında tanıştık gerçekten de yaramazdı ve adı Atakandı şimdi mor gömlekli Atakan olarak gerçeğe döndü) ...Uslu çocuk kovasıyla küreğiyle uslu uslu oynuyor bağırgan çocuk bağırark koşuyor yaramaz çocuk orda burda zıplayıp hopluyor en yaramaz çocuk takla atarak kaydıraktan kaymaya çalışıyor çcoukların gözlerine kum atıyor. Ben lafı evirip çevirip uslu çocuğun oyununun çok sıkıcı olduğuna en yaramaz çocuğun kendine ve başkalarına zarar verdiği için oyununun tehlikeli olduğuna bağırgan çocuğun bağırmasını şarkı söylemesine denk düşürerek oyun oynanabileceğine getirerek yaramaz çocuğun oyununu en eğlenceli olduğuna vardırıyorum.4 arkadaşta parkta en sonunda çok güzel oyun oynuyorlar anlaşıyorlar. Masalın sonunda çocukların adlarını tekrarlatıyorum belki fikri değişmiştir diye yok uslu çocuk gene Uras ama yaramaz çocuk anne değil anne bankta oturup onları seyrediyor...yaramaz çocuk nerde peki diyorum.
   
Hepimiz yaramaz çocuk olduk ya anne sen öyle demiştin yaaaaa...
   İşine gelince anafikri hemen kapıyor...


Uras büyüyor büyüyor  değişiyor ...Yazmam gerek diye diye zaman geçiyor yazamıyorum fırsat olmuyor.
Yeni yıla girmeden toparlamak gerek ayrıntıları ...
Aklımda en son kalanlardan başladım...
(Birde şu aralar çok öpüyor çok kokluyor çokkk sarılıyor...Çokkk özlüyor...)


29 Ekim 2011 Cumartesi

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...


(29 Ekim 2010 arşivinden Uras bayramda)

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun...

13 Ağustos 2011 Cumartesi

mutlaka gidin...DALARAS ...


George Dalaras with Zülfü Livaneli siirveyulaf


  Çokkkk severimmm ...

Ve işte geliyormuş 19 ağustosta...

Malesef   yetişmem mümkün değil izin almamda...:(( Keşke cumartesi olaymış...




 

7 Temmuz 2011 Perşembe

yaşam özüm URAS'ım...

   kendime kaptırdım,  işti güçtü derken bunaldım sonra atladım gittim... durgun döndüm...sonra gene işler kızıştı işyerinde sürgün yedim kötü mesailer yaşadım ...sonra stresden gözümün önünde ölmüş sinekler uçuştu durdu doktora gittim...doktor sineklerinle yaşamaya alışacaksın kabullen dedi peki dedim...evi temizlemedim eve hiç giremedim nerdeyse...orda burda yatmaya çoktan alıştım...eşim yeni bişey almamıştı bu ay  şaşırdım??? bol bol dostları aradım...yaralı çocuklar ölmek üzere olan babalar gördüm çok üzüldüm...kızdım çok kızdım orda burda dayımın olmaması durumlarına....boşverrrr dedim sonrada ...

   Uras dedim sonra yeni yaşın geliyor... Anne sana yeni yaşgünü hazırlayamayacak bu sene...

   yarın sabah kalkacağız oğlumla kahvaltımızı yapacağız 10 green bottles oynayacağız yüzbin kere ... taşlarını saydığı pideciye gitmek istiyormuş bu gece uyumadan önce söyledi  öğlen orda pide yiyeceğiz...taşları sayacağız duvarındaki...sonra oyuncakçıya uğrayıp istediğini alacağız...sonra parka geçeceğiz...pasta alırız bir tane ben sevmem pasta uras da yemez zaten ...


   diye yazmaya başlamıştım dün gece burdan devam edeyim...

    teyzeyle Şevval de geldi Olcay teyzeyle Sıla da... Özlem abla bir de Çiğdem teyzeyle..pideci kısmı süperdi pasta kısmı daha güzel URAS 3 YAŞ PASTASINDAN YEDİ ...

   Akşama kadar oynadılar koşdular...
   Misafir ağırlayacak durumda değildim eş dost takıldık işte... Haftaya aksilik olmazsa bir pasta daha keseceğiz...

   Baba geldi sonra öpüldü koklandı...

  Urasım oğlanım kımbırtım tonkarım  ...

  Yahu ne çabuk bitiyor yıllar...

 seviyommmmmmmmmmm en çok SEN KISMISINI HAYATIN...

  
 
  

27 Haziran 2011 Pazartesi

İstanbul'daydı(K)...




    Yoğundum, yorgundum, bir yanda gitme diyen Uras bir yanda gidelim diye yalvaran Saliham...
     Son gün gitsekmi gitmesek mi ikilemlerinde iken çalan telefon...

   VIP TERAS biletiniz hazırdır geliniz alınız ÜŞENMEYİNİZ..
  
 
   Gitmek farz oldu Saliham...
 
  havalanında bol aksiyon..

    

 Uçak fobisi eşliğinde avuç içi terleyerekten bol taşikardili  yolculuk...




 Sabahın seherinde İst.a VARIŞ...

  ( niye bu kadar erken geldik ki?
    ne biliyim sen erken al dedin biletleri
   500 gibi demedim ama???)

  Kedili ev !!! İLETİŞİM SAĞLANDI...

 Çıkalım nişantaşında kahvaltı ve alışveriş yapalım?(çok biliyoruz sanki?)
 Tamam
 Nişantaşı neresi?
 Şu adama sor bakalım ?
  Sorduğum adamın ingilizce cevap vermesi pesss yani!!!






İst lular için heryer çok yakın ama bizce değil yürü yürü bitmez o andan sonra hemen taksiye binelim demeye başladık her yer 5600 yazıyor...

Nişantaşı atıştırmalıkları...

  Kızlarla buluşacağız...Metrobüs diye bişey var saliha akpilsiz binmeye çalıştı cazibesini kullanaraktan gidin bilet alın gelin dedi görevli yukarı çıktık bir sıra bir sıra fazla bilet al dedi yolda molda kalırız zor bulunuyor...kaç tane alınıyor ki bu?

  4 binmelik alabilirmiyim???
 
  Canım fikriyecim yerleştirdi bizi metrobüse muhabbet gırgır giderken ayakta birden yerler boşalmaya başladı
  fikriye şöyle otursun ben şöyle saliha bööööyleee  kurulduk yerlerimize...

   son durak dedi bir ses:(((





    
Karşıya geçiş...

 Canım blog annelerimle BÜYÜK BULUŞMA...Sarılışlarınızdaki sıcaklık, gözlerinizdeki samimiyet yüzlerinizdeki tebessüm ...Kuzucukların sevimlilikleri...İlk gün özlerim dediğim Urası unutturdunuz bana...Süperdinizzzz  ve ne kadar da GÜZELLL.  İstanbuluma bolca anlam kattınız...Teşekkürler hepinize...

 

  Canım Erkanım  yedirdi içirdi gezdirdi durmaksızın dinleyerekten istanbul şaşkını olmuş iki bünyeyi...(Arabada arka koltukta sürekli chuckynin yalamalarına sırayla maruz kalsakta)

  Canım Şebom herşeyleri ayarlamış  anahtarları verdi elimize her ne kadar doğru kapıyı bulana kadar sokaktaki tüm kapıları denediysekte...

   (baktın mı saliha çıkarken
    baktım baktım
    saliha hangi kapı?
   kapıya bakmamışım?
   nereye baktın peki
   aman ben kendimdemiydim kedi tüyüne alerjim var???)

  İstanbul geceleri !!! Siz nasıl eğlenirdiniz? ...

  Böyle yerlere girmeyelim saliha?
  neden?
  fotoğrafımızı çekerler?
  çeksinler ne olcak?
  ilerde milletvekili felan olursam???
  sennnn milletvekili olmayı mı düşünüyorsun*
 düşünmüyorum...
 tamam giriyoruz o zaman milletvekilide olmayıver...
  olmam TAMAM...

 
Yok yok yaşlanmamışım ben daha...Sildim süpürdüm...

  Boğazda kahvaltı doyamadımmmm doyamadımmm ...

   Şuursuzca gezindim...
  
   Taksicilerle ahbap olduk :))
    nereye ?
    sıra selviler?
    selvi değil cevizdi?
    ceviz diye bir yer yok
    ara şeboyu
   TAMAM...
 


   Saliha pencereyi ve banyoyu kapattık mı çıkarken şebo soruyor?
   Ne olur ki açık bıraksak?
  kedi kaçarmış yada klozete düşermiş?
  o kedi değil zaten panter 7 kiloluk kedi mi olur be ? pencereye çıkamaz o sen hiç merak etme
   tamam
   tuvalete düşerse de yıkarız ...
    boğulurmuş?
   cesedi yok ederiz...:(((
   ben ellemem
   ben de...
   ist dayız pozitif düşünelim...
  TAMAM...

  
  Arayamadığım çok oldu dostlardan bir dahaki sefere sakladım...

Elim gitti telefona bir ara  öylesineydi babası hastaydı burdayım demeyecektim yoksa koşar gelirdi benleyken babasına bişey olsa dayanamazdım...
  Babası gitmişti oysaki haftabaşı uzaklara mezarlıktan dönüyordu babalar gününde koşdum gittim bu sefer ben yakınına...Yıkılmış DEV ADAM  ...babamın hediyesisin dedi bugün sen bana...
   Mutlu olduk sarıldık ayrıldık...


Iron Maiden - Fear of the Dark ( Sonisphere 2011 Istanbul ) [HQ]



 Ve  hayatım da görürmüyüm canlı dinlermiyim acaba şu şarkıyı dediğim BÜYÜK GÜN ...

                               deli gibi eğlendikkkk...


   VİP TERAS a ulaşamadık elbette o kalabalıklıkta :)))Hem rockun Vıp si mi olurmuş?

   5 yaşlarında kızını konser boyunca sırtında taşıyan babaya ve deli gibi bağıran ufaklığa da kocaman aferinnnn   bu aradaaa....


döndük geldik sonra ayaklarımızın mecali kalmamış  :)))Uçak fobisi mobisi hayal oldu dönüşte...
    hostesin tanıdık çıkması sevindirdi beni el kadar kızcağıza güvendim düşersek o kurtaracakmış gibi sanki...
 kedicik alyoşa da köpekcik chucky de sağlamdı biz ayrıldığımızda ve elbet kapıyıda pencereyide açık bırakmışız ...hiç alışveriş yapamadık.Kızların aldığı hediyelerle döndük geldik.otogardan iki oyuncak alayım dedim şevvalle uras a onlarda bozuk çıktı :((mervenin bebeği nisanın oldu:)))

   ist da yaşayalım mı saliha?
  ben yaşamam valla büyükşehirde (köyde yaşayan benim izmirde olan o) ya sen?
   50 yaşımda gelirim dedim ben Toyguna...
   Toygunla mı evlencen?
   50 yaşımda niye evleneyim?
   O zaman niye öyle dedin...
  kesin tarih ver dedi
  neden?
 kitap yazmayı düşünüyoruz
  ne kitabı?
 konuyu belirlemedik!!!
sen gel ben gelmem...
 sen gelmezsen ben çok sıkılırım
 sanki benimle mi yaşıyorsun
50 yaşımdan sonra beraber yaşayacağımızı düşünüyorum ROMATİZMALARIMIZ ve biz...
bence de...
istanbulda yaşamayalım ama..
 TAMAM...

  

 
uras mı?
  3 gece bizde kalacaksın demiş teyzesi
  kahretsin 6 gece olsa olmaz mı teyze demiş bizimki  :=))
     kopuk anne -oğul ilişkisi modeli :(((







 




 

15 Haziran 2011 Çarşamba

uzak düşler...



Siz uçak biletlerini alın ben konser biletlerini hallederim dedi Şebo...
   Biz uçak biletlerini aldık hatta Saliham valizini bile hazırlamış bugünden ama konsere bilet yok...
   Kapıda ucubeler gibi bi bakınıp girmeye çalışacağız olur belki karaborsası  hıı???
  Olmazsa da olmaz ne edelim biz gidip varalım da gidebilelim de ben hala ümitsizim son anda bir atak yapar Urasım dellenir diye...
    Ya gidemezsek;
   Offf düşleri bile güzeldi der geçeriz bir haftadır onuda edelim burayada gidelim şunuda görelim vs vs vs...
    Ya gidersek;
     Düşlerime bile sığmıyorsun İstanbul  extrasistollerim başladı bak gene...
    

3 Haziran 2011 Cuma

şu aralar...


GOODBYE BABY BYE BYE ( Made in AYGÜN ) moondayiron



   Şu aralar Urasın en sevdiği ,belki de ilk söyleyebildiği  (en kolay 4lükleri bile ezberleyemezken )???

   Arabaya biner binmez istiyor... Sonra kendi alemine dalıyor pencereye bakarak ,sen söyleme anne diyor  ...
   






   Şu aralar gövdesi yanmış içi boş kocaman  bir çınar ağacının etrafındayız...Saatlerce seyredebilecek neredeyse...O kovukta yaşamayı düşünüyoruz bundan sonra  diyelim...





  
  
       Şu aralar  anne ''ahhhh Ajanda ne yaptın sen yahu ???'' diyor...Okumasam bilmezdim sonradan duyup kaçırmışım derdim...
     Bir kıvılcım bekliyor bekliyor bekliyor...
  
  

26 Mayıs 2011 Perşembe

Bi garip Uras Oğlan...




      Uras uyuyalım mı artık tatlım?
 Birazcık  daha oynayabilirmiyiz anne ?
   Soruya soruyla cevap ikilemlerinde iken kapı çalar...

zırrrrrrr...

 Kapının önüne gelin Uras a süprizimiz var

Nasıl ya ? Uyuycaz biz o uyumasa bile ben uyuycam ama :((Ne süprizi bu?

Kapnın önünde biçerdöver var....

Neeeeeeeeeeeeeeeeeeee???( Koca bir seneyi biçerdöver arayarak geçirdik biz)

Uras al biçerdöverlerini aşağı iniyoruz...

Anneeeeee buuuuu gerçek biçerdöverrrrrrrr gerçekkkkten koskocamannnnn baksana anne aynısı benim gerçek biçerdöverim gibi tekerlekleri kocamannnnnn borusuuuu koskocamannnnn anneee bak anneee silindiriiini arkasına takmışlarrrr keşke bende romorkumu alsaydımmm anneee elleyebilirmiyim anneee buğday biçebilirmiyim anneeee anneeee bu benim mi bana mı aldınız anneee????

Pesss oyuncağını zor bulduk istanbuldan birde gerçeğini mi alacağız ...Ha alıp da ne yapacağız o da var???

Gecenin bir vakti kapının önüne biçerdöver park edilmesi ihtimali yüzde kaçtır olasılık hesabında???

Ben şahit oldum...


Peki tüm mahallenin Urasın biçerdöver sevdasını bilmesine ne demeli?




Garip şeyler sever Uras en sevdiği meyvenin avakado olması gibi...

Ha demişmiydim gerçekten yıldırım çarpmış ve yanmış koskocaman bir ağaç gördük ben de hayatımda ilkkez gördüm?????

Daha da başka garip bişey sevmesin artık :(((




Çok istersen oluyor mu gerçekten?

Anneeee
Ne varrrrrr
Şu adam var ya arabanın içindeki  Tarkan değil mi o?(Urasın tek bildiği ünlü sünger bobdan sonraki)

Urassssss ooooo MİKİ RUKK amcannn(dedennnn)...

ANNE BAYILIR...

8 Mayıs 2011 Pazar

...


ALANIS MORISSETTE - UTOPIA CARIMINOS

anneler günü...

    Hırçın başladı gün...Baba- oğul tartışmasıyla...Biliyordum sorun Uras değildi annesini özlüyordu eşim...Bir yıl olmuş bitmiş gideli...
    özlemişti ondan değilmiydi ben dün hediye alırken bıd bıd yapıp durması...
   '' bu kutlamalarına alet etme beni ''demişti...
  ETMEDİM..

     Dün mezarlık ziyareti Urassız...Babasını ağlarken görmesin diye değil , mezarlıktaki ağaçlara takar hepsine dokunmak ister diye ençok da...

    Sonra bugün;
  Aldım gittim Uras'ı anneanneye...Akşama kadar koştu oynadı kuzeniyle...Ben de SARILDIM anneme...
 

  Görümcem aradı oda kaçmıştı işte abisi gibi bugünden...Barcelona maçına gitmiş Messi forması almış bizimkilere...  Büyükanneye geçtik sonra ...Uras eve gelmek istemedi...Onu bakıcısıyla bu kadar iyi görmek KESİNLİKLE iyi geliyor bana...Bana demedi Uras ama ona dedi  işte




   '' Anneler günün kutlu olsun büyükanne''


Sonrada karşı komşu Çiğdem Teyzesinin anneler günü kutlandı maç seyredildi...
   Bugün aldığım tek hediye canım Özlemimden geldi...

  Eşimin hediyesimi?
  Geçen Cuma basdık gittik 4 saatliğine İzmire..Beğendim aldım bişiler...Anneler gününde stres yapacağı belli olduğundan adı olmasın diyerekten ama ben biliyor ve hissediyorum ki lerle...

Buruk geçecek biz de anneler günüler...
CANIM ANNEM HUZUR İÇİNDE YAT...O kadar ÖZLENDİN ki...

KUTLUYORUM hepinizi...

5 Mayıs 2011 Perşembe

In a Better World ...




         Acil nöbeti bir genç gelir acil servise;
 belim ağrıyor diye üfürükten nedenle belki...
Israrla ağrı kesici iğne istemektedir... 
 yaptırılır tahlil tetkik  vs tüm yapılması gerekenler...
Analjezik enjeksiyonu da ...
sonrasında yapılan enjeksiyona bağlı anafilaksi gelişerek hayatını kaybeder...

          Doktorun vicdan azabı gece boyunca süren ve tüm hayatı boyunca -bize anlatırken ki gibi acısını içinizde hissettiren...

           Ertesi günler durmadan çalan telefonu doktorun ...''allah razı olsun doktor bey''ler???

   Meğer kaybedilen genç bölgenin bir numaralı pislik (ne yazacağımı bilemedim)çetebaşıdır...

   Doktor'un acısını hafifletecek bir neden midir?
Kesinlikle değildir ...Kesinlikle olamaz ... demişti  Dr Bey anlatırken ...
     



   Şimdi seyrettim  filmi...Umurum da değil yüzeysel kalması anlatımın geceme iyi geldi...
İyi -kötü üzerine ,baba- oğul ilişkileri vs vs...
  Ne  olursa olsun çocuk oyunculara böyle ağır rollerin verilmesine karşıyım ayrıca filmde rahatsız eden konulardan biri de bu...Film bile olsa ''Annem ölürken genç biz kıza benziyordu'' dedirtilmemeli hiçbir çocuğa...
  Bu yıl en iyi yabancı film oscarını almış ayrıca film ..yorumlarına bakarken gördüm şimdi...
   Tavsiye ederim....

24 Nisan 2011 Pazar

YÜRÜYEN ÇINAR...

   


Uras başlardan beri takıntılı bir çocuktu...
   Bir dönem cami takıntımız vardı. Anne demeden evvel kubbe minare demişliği var ...
bu dönemin yerini biçerdöver aldı sonrasında...Silindiri olur otları keser vs vs ilk cümlelerimiz hep bu biçerdöverle kuruldu...
   Ve 3. takıntılı dönem ağaç dönemi...Şükür şükür şükür...Biçerdöver görmek için saatlerce dolaştığımız gezidğimiz düşünülürse sağa baksan ağaç sola baksan ağaç şanslıyız bolca...



   Sürekli ağaçları gözlüyoruz yaprakları nasıl bu ne ağacıymış neler yapabiliriz vs vs vs...
   Çiçekler de , otlar da işin içine girmeye başladı.Aslanağzı çiçeğine gülüyor , gül kaktüs gene komik bulduklarından...Ayırt ediyor çoğunu...Bu ne ağacı anne? bu neden böyle ?diye sormasın istiyorum bu konuda cahilken ben ...
  
    Ve elbet onu en çok üzen kesilen ağaçlar...Ağaç kütüğü gördü mü gidip oturuyor bas bas bağırıyor...''Yeden kesmişler munu yayamaz insanlar yeden kesmişley ki? ağaçlay kesilmezzzzzzzzzzz...''




  En sevdiği de yaşlı çınar ağaçları...


   Gelelim asıl konuya...

     1. takıntılı kitabımız ''böğürtlen cini ve sarı gaga ''dan sonra dolabı çevirirken yakaladığım işte budur deyip sipariş verdiğim iki kitap sonrası da tam da beklediğim tepkiyi verdi minik kuş...

   Hem de çınar ağacı hem de yürüyor hem de gözleri varmış hem de komik burnu...Hem ağaçlar kesilirmiy miş? Konuda nasıl uymuş , Hem de sevdiği Atatürk'ü de varmış...
   Hastası olduk hastası...Her yere taşınıyor kitap...Büyükanne illallah dedi :)))
   Yeni sloganımız :
    ''AĞAÇLAR BİZİMDİR''

Doğayı sevsin dedik evlere giremedik abarttık mı ne???
   
  

 

17 Nisan 2011 Pazar

geçmiş zaman olur ki...



   İşimiz gücümüz biçerdöverdi  noktayı koyduk nihayetinde...Noktayı koyduran da ilkbaharın gelmesi oldu...
   Tüm dikkatimiz ağaçlarda ...

     '' Anneeeee ağaçlar kaç çeşit olabiliy diye soysana mana''

  ağaçlar kaç çeşit olur tatlım...

     çiçek açmış olabiliy,
     yaprakları yokmuş olabiliy,
     vaymış olabiliy  çam dibi palmiyyy dibi ( yaprakları dökmemiş çam palmiye)
    yanmış olabiliy(bkz: böğürtlen cini ve sarı gaga)
    kesilmiş olabiliy amaaaaa daha düzel yapyak çıksın diye...

Yaklaşık bir aydır evin yakınındaki çınar ağacını günde 3-4 kez ziyaret ediyoruz . Nihayet yaprakları çıkmaya başladı da sevindik...
 
  
   



  Uras büyüdü büyüdü kaprisle geldi geçti şubat- mart...
  Bir lokma bir saat ağızda nasıl tutulur  tutmasına tutulurda buna nasıl dayanılırrrrrr???
  çiğne tatlım , çiğneeee çiğneeee... o kadar çiğnemene gerek yok yut şimdi yuttttt yutttttt yutttttttttttttt...
   
   kısa vadeli planlarımız var...
   büyüyünce ne olacaksın tatlım?
                daha yukarı zıplayacağımmmm...
   yoldan geçerken küçük adam diyenlere feci sinirleniyor...
     küçük adam değilim men büyük adamım büyüdüm men göymüyoymusun?çok yemek yedim çok uyudum müyüdümmmm...

Kedi köpek peşinde geçiyor günlerimiz...




  Uyduruktan bişey yapmış velet ...
  Şevval mızıklıyor banada yaparmısın aynısından diye...
     '' yapamam men, bir kere yapabiliyoyum men , çünkü çabuk yoyuluyoyum men, kendime yapabiliyoyum bitek ''
  (aynısından yapamıcam demiyor da )





 kamyon , kepçe, traktör ...açıkhavada tadından yinmez...Bahar çoktan geldi bizim buralara ...
   uzun zamandır dışarılardayız...Büyükanne, anneanne, Şevval...
  Saymaya bayılıyor şu aralar...geç saydı erken kavradı...
  Sevdiği film; oyuncak hikayesi 3.
  Sevdiği kitap ; Gölde ( iribaşlardan kurbağa çıkma hikayesine bayılıyor )asetatlı kalemle yazılıp silinebilen sayılar kitabı ( süperrr bişiii )
  Sevdiği oyun; Tombala :)) yemek yapma oyunu, soru sorma oyunu ( Anne soysana mana bu nasıl olmuş diye , yasıl yaptın diye soysana mana...)tamircilik...
  Sevdiği oyuncak: tamir seti , geçen hafta koca oyuncakçı dükkanında kendisi beğendiği 3 ytl ye  uyduruktan bir mini kamyoneti( sitosmek koydu adını ne demekse artık )
 
  
 







 
  Bu arada annenin pabucu çoktan dama atıldı varsa yoksa babası...Herşeyiyle babası ilgilensin istiyor ...Ben ki bu durumdan çok bi mutluyum demeyin keyfime...

  Geçen arabadan indim beş dklığına bişey alıp dönücem babasına demişki
  '' baba annemi bıyakıp didelim mi üzülüy mü ''  o derece vahim yani son durum...

  Pazar sabahı babasıyla simit almaya gidiyorlar bende geleyim mi dedim...
  '' Sen gelme anne biz alıp gelelim hemen senin kafan çalışmaz '' dedi...
simit alıp gelmeye bile kafam basmıyor ...
  
  Elbette gece mesailerim çok etkiledi Urası ...


 
 O yeden öyle oluyoyyyyy?
 Yeden şimdi böyle olmuş?
 Yeden anne pekiiii yeden diyoyummmm sanaaa?
Bir de mantıksız neden soruları var ki gerçekten nedenini bilmek hiç istemediğim türden...
Öyle olması gerekiyordur belki de tatlım deyip kesdirdiğin anda da
   o ne demek anne pekiii? geliyor ardından ki neden sorusuna razı oluyorsun...


      Dışarda kalmaya o kadar alıştı ki geçen karşı komşuda
  '' buyda kalabiliymiyim buyda uyumak istiyoyum diye '' diye izin istedi bizden...

  Utanmalar bitti sayılır gene de kendini sevdirmeyi pek sevmiyor...
    Cafede kahvenin  yanında gelen kurabiyeleri çok beğendi ..
    git iste garson abiden dedik...
   iki tane aldı geldi yedi...
   bitti dedi
  o zaman çok alsaydın dedim...
   kalktı yerinden gitti garsonun yanına ceplerine doldurmaya başladı kurabiyeleri :)))

    bu arada salya sümük ishal kusma dura kalka devam etti...


   
    Kola zayaylı bişey, sidik demek kötü bişey...Kendim yapabiliyoyum men...Faykettim ki, Aklıma bir fikir düştü,
  Hala komik telaffuzları var yüskek(yüksek) şişmek(şimşek) ve 3.çoğul şahıs eki kullanımı hatalı( öylemi deniyordu buna unutmuşum gramer ; geldiniz mi? ettiniz mi? geldiz, ettiz şeklinde cevaplar...)

(  offf çok oldu bunları yazalı mart ortasıydı sanırım...Bir nisan postu hazırlamalı...Değişen çok şey var gene...)
  

  

2 Mart 2011 Çarşamba

blog ...



  bloglar kapatılıp açılıyormuş...Ben her baktığımda açıktı o kapalı duruma henüz düşemedim bu benim ayarlarımla ilgili bir durum mu yoksa o kapalı zamanlarda hiç mi internete bağlanmadım bilemiyorum...Çokda anlamıyorum zaten bu internet olaylarını...
  sosyal sorumluluk içerikli yazılan postları sinema yazılarını özellikle çocuk psikososyal gelişim üzerine yazılanları  okumadan geçemiyorum ama ben kesinlikle bu konularda yazamıyorum yazmak istemiyorum çünkü vaktim yok  ...
  çok net bağımlısı değilim çok sık başında oturunca delleniyorum kendime haksızlık ettiğimi düşünüyorum ...
  sosyal fobim olduğu gerçeğiyle paylaşım gruplarına pek takılmıyorum ucu bucağı kesilmez sohbet durumlarına düşmekten korkuyorum kendimi anlatmaktan hoşlanmıyorum...
  gerçek hayattaki arkadaşlarımın bloğumdan haberi bile yok benimle dalga geçeceklerini düşünüyorum :)))Hele Saliham duymasın topa tutar beni ...
  izleyici sayısı arttıkça kendimi çok kötü hissediyorum yazmamı kısıtlayan bir durumda bu...
  Uras için yazıyorum ya ; o izleyiciye de yazık değil mi uras bunu etti bunu kıldı .okunda boncuk vardı hesabı...
  eee neden burdayım ki o kadar problemli bir vatandaş iken ben???
   çok sevdiklerim var işte gizli gizli onları okumak izlemek istemiyorum  ...
   bir müddet daha burdayız işte ve bir müddet daha yazamayacak gibiyim ama ben...

19 Şubat 2011 Cumartesi

Böğürtlen Cini Ve Sarı Gaga...


   Haftaiçi  sevgili görümcem gitmeden Uras 'ı teyzesine bırakıp alışverişin yolunu tutmuştuk...
  Öyle mutluydum ki havalarda uçuyordum evet uçuyordum daha o büyük alışveriş merkezine girmeden bahçedeki havuzun içinde buldum kendimi önüme bakacağıma aval aval vitrinleri seyreylerken...
  Herkes güldü ..
  bende güldüm geçtim keyfimi kaçıracak değildim ya...
  Neyse tepeden tırnağa alışveriş yapmam şart oldu o çizmelerime dolan suyun ağırlığıyla...

  Dönüşte vicdan rahatlatmaca belki de en sevdiğim kısmı Uras' la Şevval'ime kitap almaktı...
  Dört kitap beğendim aynı kitaptan bir ikincisini bulamadığımdan iki iki ayırdım verdim...

 Çok elemeden göz kararı paylaştırmacaydı  bunlar senin bunlar senin...

 Biz eve geldik Uras elinden dilinden düşürmedi yeni kitaplarını...

Şevval'inkileri bugün okuyabildik...

   Bizimkiler bu ve bu...
   Şevvalinkiler  bu ve şu...

Mağara bebeğini sevmedik  ikimizde...Keşke önce bir dolap kitaptaki yazıyı okusaymışım :((

Ama var ki bir kitap bugün yaklaşık 50 den fazla okundu ...
    Sonrasında gidip yaşlı çınar ağacına sarılındı onun etrafında dolanırken de binbir masal anlatıldı...
   Etraftaki tüm ağaçlar tanınmaya çalışıldı ...
   Kuru ağaçlardan dallar alındı bir sürü bir sürü yeni fidanlar dikildi...
 Hemen hemen tüm günümüzü sardı bu kitap tüm gecemizi de...
  Şevval den ayrılık vakti gelince Uras aldı kitabı eline sordu Şevvale
    bu kitabı götürebilirmiyim?
Şevval celallendi
   hayır teyzem onu bana aldı vermem

Kıyamet koptu orda; kitabı paylaşamamalarına sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim???

Kitabı bırakıp geldik arabada anlatırken babamızda öğrendi ...
  Bir üç kez baba da anlattı aynı hikayeyi...

Hemen hemen sipariş verildi...
şiddetle tavsiye edildi...

16 Şubat 2011 Çarşamba

rüzgar gibi geçti...


  Nasıl olsa ;YARIN BAŞKA BİR GÜNDÜR...

2,5 yazısı



  
Ocak ayı itibariyle 2,5 oldu Uras...
  2,5 yaşa Şevvalin yaramaz kardeşi olarak girdi demek daha doğru olur...
  8 gece evde yoklarımda Zuhal teyzesinde konakladı ...
Ertesi günde eve gelmek istemeyince ayın yarısını orda geçirdi...
  Yarın Şevvallere gideceksin gitmek istermisinler ? Anne men ne zaman orda kalacağımlara döndü ayın sonuna doğru...
  Şevval Urası almaya gittiğimde;
  ''Kardeşimi genemi almaya geldin sen gitsene evine teyze ''
 şeklinde diyaloglarla teyze düşmanlığı haline geldi,
 beni görür görmez agresif moda bürünüyor şimdilerde...



  İyi anlaşıyorlar ...
  Şevval daha paylaşımcı olduğu için onların evinde daha mutlular birde elbette evin bahçesinin olması ...
  Başlarda oturupda oynamayı seven oğlumu kendi tarafına çekmeyi başardı oğlan çocuklarını aratmayan Şevval...

   ''genemi oturup oynuyorsun Uras hadi dışarı kaçalım '' lar yavaş yavaş benimsenip sindirildi Uras tarafından...
  Teyzesi yalnız oynadıklarını ve hiç kavga etmediklerini olaya biz dahil olunca cazgırlıkların başladığını söylüyor...




  Kahvaltıya boyama seanslarıyla başlayıp bahçeye iniyorlar ...
  Öğle yemeğini yiyip lego puzlle vs yapıyorlar tekrar iniyorlar...
 Uyku sonrasıda evde hopluyorlar...
  Çadıra top dolduruyorlar, koltuklardan sırayla çıkıp zıplayıp kayıyorlar...
Teyzesinin ardı arkası kesilmeyen oyunlarıyla çoşuyorlar mış mış mış...





  Ocak ayı bu şekilde geldi geçti...
  Elbet biraz anne evde gece yoklar zor sindirilse de çok travmatik yansımadı Uras da...
  Anne de evdeki günlerinde gezmelere boğdu Urası vicdan hesabı yaparaktan...





Şubat ayı bakıcının başlaması,
 bakıcının bir var bir yok eee o kadar da para veriyorumlar
birde abladan gece bizde kalabilirler gelince ;
açıklığa kavuşup Uras bakıcısında kalmaya başladı...

   Artısı büyükannenin eşi...Dedesiyle iyi anlaşıyorlar...
Büyükannenin evinin yanındaki park...
 Hergün düzenli sokak ziyaretleri ...
  Karşı komşu daki  küçük ablası...




Babayla durumlar sadece bir gece başbaşa kalmalarından ibaret...
Çatışmalar hala çokca...Neyseki parka beraber gitmeler iş çıkışı mutlaka bir saatte olsa en azından kapı önüne çıkarmalar biraz ortamı sakinleştirdi...






Hala ortamda baba olunca bir an ilgi kaybıyla kumanda oyuncak vs atmalar başlıyor
 kendi odana gidip ağlarmısınlar gelince;
 kısıp kuyruğu odasına ağlayıp geliyor ağlamam bitti gelebiliymiyimlerle...(babası)

'' Anlıyorum ağlıyorsun ve üzülüyorsun sen ağlayınca ben de üzülüyorum ama sen oyuncaklarını atınca ben senin ne yapmak istediğini anlayamıyorum bana anlatırmısın neden ağladığını  ne istediği eğer yapabileceğimiz birşeyse yaparız ama eğer yapamayacaksak beraber çözüm buluruz''(bendeniz bazen kurduğum cümleleri anlamakta zorlanıyorum ama pekala Uras çok iyi anlayıp bıdı bıdı ama men ama men diye iç çeke çeke anlatıyor...)


Çok evli olan çocukta şımarma alametlerinin olmasını normal karşılayıp ,
 biraz alttan alaraktan biraz da yanında olmaya çalışaraktan  kriz anlarını atlatmaya çalışıyoruz...
 
  Şu aralar sevindin mi? üzüldün mü? şeklinde soruları fazlaca..
  Ödül cezamı çok veriyoruz ki çocuğa diye düşünmüyor değilim...

Şunu bunu yapıyorlar , persantil değerleri , beslenmeme durumu vs vs hiç yazasım yok :))
     normal işte :)))
Uras mı büyüdü yoksa benmi iplemez oldum bu durumda karışık :))




Yeni gelişme 2,5 yaş itibariyle bilgisayarla tanışmış olması...

  15 tatilde karşı komşunun oğlunu pc oyununu izlerken başladı durum ...
  Hala evde sıra dizili pclerden habersiz (çalışma odamıza almıyoruz )
  Klavyeyle yazı yzamayı seviyor harflerin çoğunu tanıyor sayıları *, ", --- vs yazıp mutlu oluyor
  Özlem ablasının öğrettikleri...
  Mümkün olduğunca uzak tutuyoruz zaten 10-15 dk sonrası sıkılıyor...

Durumlar bundan ibaret...
 Bende çok olmuş yazmayalı ne yazsam diye düşünürken daldım gittim uzadık uzadı :)))





 





    

3 Şubat 2011 Perşembe

Uras der ki;

    ''Büyükanne sen yaşlısın ''
   - aaa neden öyle dedin tatlım?
  - Ben demedim zuhal teyzem dedi
    - neden öyle dedi?
   sen şarkıyı( I like to move it )
 milmiyosun, yaşlanmışsın men biliyoyum BİZ genciz :)))
   
***

  Sende öteki sandalyeye otur anne?
     Yok tatlım ben ağırım kırabilirim o sandalyeye arkadaşların otursun çocuk sandalyesi o
Ama büyükannem oturuyor
     ona söylersin oturma diye
  tamam...


Ertesi gün Büyükanne gelir gelmez;

  '' sandalyeme oturma sakın büyükanne şişmansın  kırabilirsin''

hönk...


***

Uras:  baba bezimi açarmısın pipimi ellicem...
Baba: Hatun koş oğlan fallik döneme girdiiiiii...

***

İki tane pipim var  anne
  nerde tatlım onlar
biri burda (gerçek pipisi)
biri burda (göbek deliği az biraz fıtığımız var )

***

 sidik balonu...???

***
tombiş mombiş hindiiii...

***
 mavi b.kkk
 kırmızı b..kkk
 yeşil b.kkk
tüm renklerde moklarımız varrrr şarkısı her kaka yapışında söylediği şarkısı...



***

büyükanne senin pipin var mı?
 (var mı yok mu ne diyeceğini bilememiş kadın gösteremem demiş ... )


***
Sıla yı seviyormusun tatlım?
  Kontak Sıla 'yımı?

***

Selmi abinle ne oynadınız tatlım?
  Öldümek oyunu oynuyo men de seyyettim...

***
  men küsüyoyum işte üzülüyoyummm...

***



aaa anne ne zamandır hiç pastel boyama yapmadık
( daha yeni kaldırdık kalemleri oysaki )

***

menim hiç milgisayayım olmadı olmaz yokkkkkk küsüyoyum mennnn


***

çalan telefonumu getirince ;

 men sana getirdim konuş diye  sevindin mi?

***

kitapta siyah boyalı ananas görünce;

ananas siyah olmaz ki yeden öyle yapmışlay anne milmiyolay mı anne ? oooofff  yannışşş boyamışlarrrr  offfff...


***





  
  

konusuz...





2011 Avrupa Artistik Patinaj Şampiyonası gala programını denk geldim haftasonu tv de...
Eskiden ne çok izlerdim içim geçiyor eskileri özlüyorum ...




  Uras   uzunca bir süre izliyor hayretler içinde ;

'' düşmez mi anne? düşürmez mi anne munu?''

''Bu buz dansı yarışması tatlım düşürmemeye çalışıyor  düşürmezse güzel dans ederlerse kazanıyorlar...''

aradan zaman geçer anne mutfakta;
 Uras koşarak gelir;

'' bi baktım anne düşürmemiş   hiç düşümemiş  kazanmış '' 

:)))




Sonra babamızın sevdiği  snooker var gene tvde başka bir gün...
  (Günün hangi saati olursa olsun mutlaka bir kanalda bulup saatlerce seyredebildiği...)
  

Uras'ı  gene tvye bakarken buluyorum bas bas da bağırıyor;

  ''mavi topu sokkkk maviyiiii  ''

 çocuk bile isyan etti sonunda ...





Evgeni Plushenko
Yükleyen sayit. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keşfedin.


  
     Bende bu oğlancığın  hastasıydım..
     Sözlük de dediği gibi;  yok bööööle bişiiii...


   Bloğa Uras 2,5 yaşında yazmaya geldim ... videolarını seyrediyorum... birkaç saattimi aldı geceden...
 Uras da  başka geceye kaldı...




26 Ocak 2011 Çarşamba

son günlerde...

 

      Sersemledik...
      Offf günler çok çabuk geçiyor...

      Uras' la şimşek- gök gürültüsü - yağmur konusu işliyoruz  bir iki gündür...
       ''hahaha şimşek gökgürültüsünden önce gelir''
         cars  filminden...


      Ayşeler geldi geçti ;
biz hala Yiğit bize gelirse masalı anlatıp oyun buluyoruz...
     
   İşyerinde büyük şeflik bana düştü ;
     görev dağılımını yapıyorum şubat ayı için;
    ilk 8 güne 7 kişi
    ortadaki  10 güne 6 kişi
    son 10 güne belki gene 7 kişi
      tekli- çiftli
    üçünü asla denk getirme; kanlı bıçaklılar

     iki bekarı denk getirme; şikayet geliyor
 
    hamileyi denk getirme; nolur nolmaz?

   matematiğimin kötü olmasına en çok bu zamanlar bozuluyorum...
  





      Uras ilk kez ikiz çocuk görmüş teyzesinde
       aynılarmış  kıyafet olaraktan da...
     dakikalarca seyretmiş  bizimki :)))
      Şevval buda benim ikizim demiş Uras için ikizlere...
      Uras bi şevvale bi kendisine bakmış :)))
    

    süper- hiper bir Uras var son günlerde;
    aksilik ötesi durumlarda hebele hübele  halleri...

    Dün tam Saliha'm arayıp

   ''Cumartesi İzmire geliyorsun
  karaoke bara  rezervasyon yaptırıyorum
    kızları ayarladım'' dedi...

     Bende hiç şarkı bilmem bari,
     Şebnem Ferah çalışayım dedim
   Eşim  :
  siz japonmusunuz ? dedi



   Annemi acile kaldırdık  saatler sonrası...

    Sindirim problemi motilite bozukluğu ...
 
      Haftasonu bu civarlardayız ,
     bekleriz efenim...
 
 
  
    
    
    

18 Ocak 2011 Salı

Yiğit Uras buluşması...




      İki yıla yakın tanışmamız Sevgili Ayşe ile...
     Nihayet bugün kavuşabildik...
     Sabah erkenden kalkıp işleri yaptım :)))
    
   zırt pırt aradım durdum nerdesiniz diye ;
hatta üşenmeyip lenslerimi takıp makyaj bile yaptım :)))

     Kek börek işini de hazıra pasladım...
     Uras 'a uyumadan önce de bir bir anlattım...
    Bende heyecanlıydım...
    Ayşe de heyecanlıydı...
   Çocuklar gibiydik yani...




 Ne iyi ettiniz de uğradınız Ayşe'm...
 Yiğit 'i görmek yeğenimi görmek gibiydi ...
 Seni görmek kırk yıllık dostumu görmüşüm gibi iyi geldi...
 Hala etkisindeyim  gülüşlerinin samimiyetinin...
  kulaklarımda tostik Yiğitin  ''tuyuncu arabayı muldum ''deyişi...
Hiç  bile yaramaz değil minnoşun senin...
    Keşke hep gelseniz bize...
    Keşke hep oynayıp büyüseler tostikler birlikte...
   Kocaman sevgiler teşekkürlerle...
   
 

17 Ocak 2011 Pazartesi

...


Pixar - For The Birds from Sırrı ÖZDEN on Vimeo.




  Uras ilk seyrettiği zamanlar o koskocaman kuşa babakuş diyordu...
    Şimdilerde filmi anlayabiliyor mu bilemiyorum ama aklına gelip
   ''tombik kuş filmini koyarmısın anne'' diyor arada ...
    Bugün gene seyrettik uzun zamandan sonra..
    Tekrar seyretmek istermisin başa alayım mı dedim...
     neden anne seyrettim ya dedi :(((
    Artık oyalamaya çalışmanın imkanı yok gibi...

Bugünlerde kokuya takmış durumda;
  Ayak kokusu diye bas bas bağırıp şarkı söylüyor...
  Sonra sırayla ekliyor...
  Burun kokusu, saç kokusu, popo kokusu, kapı kokusu, kalem kokusu vs vs vs...

  Su kokusu?
  Su kokmaz tatlım...renksiz ve kokusuzdur...
  
   El kokusu,  sabun kokusu, suuuu kokmaz , çeşme kokusu ...:)))


 

13 Ocak 2011 Perşembe

Hediye Uras'ı ...



      Yeni yıla bir telaş bin planla  girmiş de saat 10 itibariyle uyuyakalmıştık paşayla...
     gündüzünde bol ağaç (erik ağacı ama olsun)süslemiş bol kum oynamıştık ya yorulmuşuz çok...

  Sonra bir bir hediyelerimiz gelmiş çok sevdiklerimizden ama anne kendini yazmaya çalışmaktan fırsat bulup koyamamıştı bloğuna...

  Uras'ın ilk arkadaş hediyeleri olduğu için değerliydi...Hani hiç görmediler lakin  hep bilip sevsinler birbirlerini...





  Masamızı alıp gönderdi Fikriye teyzemiz çokkkk uzaklardan...Anne eve bir çivi çakmayı bile beceremeyen babanın kuramayacağından kesin emindi ...Olsun karşı komşu YaRamazan amcamız hallederdi...Yok yok bu sefer çok basitti kurulum ve Uras ın yardımıyla süper oldu... son zamanlarda  da evin  en çok işe yarayanıydı...Kah mutfakta kah salonda kah koridorda...Annenin elinde masa Urasın elinde sandalyesi köşe bucak kapmaca oynayarak çok da zevk alarak her derde deva rolerindeydi...Burdan da çok çok teşekkürler Fikriye cim...





Bir de kartlarımız var çok bi çok güzeller Şevvalisini bile düşünmüş göndermiş Sanberk...Şevval bir sürü soru yağmuruna tuttu
 Teyze Sanberk kim? Neden tanımıyorum? Ne zaman tanışacağız? Sanberk beni de mi çok seviyor ? :)))

Şevvalden de teşekkürler teyzesi...
 Hım... birde ip geçirmece oyuncağına bayıldılar Ama ben çektiğim fotoyu bulamıyorum bir dahaki sefere artık...



  Tostik böcüsü Yiğit'in annesi Canım Ayşe cim de yemedi içmedi yetiştirdi hediyelerini...Nasıl güzeller,  giydik baktık bile ama anne fotoğraflamayı unuttu gene...Onunda sözü verildi...Teşekkürler tekrardan Ayşe teyzecim...3 paşa bir olup giyeceğiz ilerleyen günlerde...




  Bir de kartımız geldi ki çok duygulandım...Mervecim le Feridecim hazırlamışlar...Ben böyle şeylere çok alışık değilim el emeği göz nuru...Hazırcıyım tüketim canavarıyım vede beceriksizim ...Çok mutlu ettiniz bizi...Teşekkürler tatlım düşünmeniz bile yeterdi...





  Yukardakide halamızın yeni yıl hediyesi...İngiltereden almış göndermiş ...Yılbaşı gecesi giyecektik nasip olmadı pijamalı girdik yeni yıla...



    
   Çiğdem Teyzesi anlatmış geçen gün babası diyor aynısını bana sattı hemen

'' Anne anneanneme salak diyebilirmiyim''
 '' Neden tatlım?''
''Çünkü senin dediklerini anlamıyorsa hııııı diyorsa ona salak denir''
''eee?''
''Anneannem beni anlamıyor''

???
 ''Anneanne sen Şevvali daha çok seviyorsun diye sana salak diyorum'' demişti geçenlerde ...

Benim yanımda bir şekilde salak lafını ağzından kaçırırsa hemen düzeltiyor
  Salak araba  ...düzelllllllllll  araba!!!

:)))





87cm-13000 kg ağırlıklı velet not düşelim 2,5 yaş itibariyle...

Bugün babasıyla Urası atıp tutmaca oynuyoruz ...
balık yakaladım balık diye de bağırıyoruz...
  Sonra yorulup Urası bıraktığımız anda bizi azarlıyor
'' Men balık diğilim balığın yüzgeçleri olur menim yüzgeçlerim yok kollarım var kollarım neden bana balık diyorsun''
Al işte dedi babası sen kime balık diyorsun böyle lafı yersin...
O sırada Uras babasına dönüyor
''Sana dedim sana anneme demedim''

hehehe....